5 Ağustos 2024 Pazartesi

Hintikka Kitabımızın Giriş'i

 

                         GİRİŞ

Bu Giriş yazımızda şu soruların cevabını verelim: Hintikka kimdir? Felsefesi ne tür bir felsefedir? Özgünlükleri nelerdir? Hintikka felsefede ve mantıkta ne gibi yenilikler yapmıştır? Onu diğer filozoflardan ayıran özellikler nelerdir? Çağdaş felsefeyi nasıl etkilemiştir? Onun felsefesinin ekseninde hangi kavram vardır? Yöntem olarak hangi filozoftan etkilenmiştir ve etkilendiği filozofun doktriniyle ilişkisi nasıldır? Diğer dil filozoflarından farklı olarak felsefe tarihine bakışı nasıldır? Felsefenin günümüze günümüzdeki durumuna ilişkin düşünceleri nelerdir? Şimdi sırasıyla bu sorularımızın cevaplarını vermeye çalışalım.

Kaarlo Jaakko Juhani Hintikka (12 Ocak 1929 – 12 Ağustos 2015) felsefeye matematik kariyerinden sonra geçmiştir. Bu nedenle Hintikka bilim adamına ya da matematikçiye diğer filozoflardan daha yakındır. Filozof, Wittgenstein’ı Cambridge’te izleyen, Georg Henrik von Wright’ın öğrencisidir; eğitimini Harvard’da tamamladı (1954); bir süre Finlandiya Helsinki üniversitelerinde çalıştı; Amerika’da Stanford ve Berkeley üniversitelerinde uzun süre öğretim üyeliği yaptı. Hintikka pek çok ödül aldı. Bunlardan biri de 2005’te aldığı Rolf Schock Mantık ve Felsefe Ödülü’dür. Ona bu ödül modal kavramların, özellikle epistemik mantıktaki bilgi ve inanç kavramlarının mantıksal analizine dair yayınlarından dolayı verilmiştir. Pascal Engel filozofu “Kuzey’in Leibniz’i” diye niteler.

Hintikka felsefe tarihinden yapay zekaya, çok farklı alanlarla ilgilenmiştir, pek çok alanda bir öncüdür; çok çeşitli konularda yayınlar yapmıştır. 60 yıllık kariyeri boyunca dört yüz elliden fazla makale, elliden fazla kitap veya monografi yayınlamıştır, 20 kitabın editörlüğünü yapmıştır ve uluslararası dergi veya koleksiyonlarda 300’den fazla bilimsel makale yazmıştır.

 Hintikka felsefesi Frege’yle başlayan mantıkçı tarzda bir felsefedir. Ancak onun mantıkçılığı katı biçimci değildir. Bilindiği gibi konuşma ve düşünme dil felsefesince XX. yüzyıl başında, biçimselleştirildi; bunların insan eylemlerine etkileri göz ardı edildi; “teknoloji” ağırlıklı projeler önalana çıktı. Günümüzde bu panformalizm (tüm biçimcilik, her ifadeyi biçimselleştirme) terk edildi. Artık şu iyi anlaşıldı: Biçimselleştirme sınırlı ifadeler içindir; sözceler tümüyle yalıtılmış mantıksal bir uzayda değil, sosyo kültürel bir ortamda ifade edilir; mantıksal çoğulculuğa sıkı sıkıya bağlıdır. Bu nedenle biçimselleştime tamamen terk edilmedi, ama ölçülü ve gerçekçi bir tutum takındı.

Bu anlayışı günümüz felsefesini derinden etkileyen filozoflara borçluyuz. Söz konusu filozoflardan biri belki de en başta geleni dünyaca ünlü Finlandiyalı filozof ve mantıkçı Hintikka’dır.

Hintikka’nın mantıkçı olarak amacı, mantığı

1. Semantik açıdan geliştirmektir,

2. Teoretik modelleri temel alarak aydınlatmaktadır.

Ayrıca o, modeller teorisini olasılık ve zorunluluk gibi sorunların incelenmesinde temel yapar; inanç ve bilgi gibi önermesel tutumların neden oldukları özel sorunları çözmeye çalışır; bilgi kavramını mantıksal ve semantik analizle ele alır; felsefenin tarihini modeller teorisinden hareketle açıklar.

Hintikka kitaplarıyla makaleleriyle güç problemleri çözmüştür; yeni sorunlar ortaya koymuştur; çok tartışılan problemleri çözmek için yeni yöntemler icat etmiştir; bu yöntemlerle felsefi araştırmaları derinleştirmiştir. Onun yöntemleri ve çözümleri üzerine pek çok yorum yapılmıştır ve hâlâ yapılmaktadır.

Hintikka’yı değerli ve ayrıcalıklı yapan bir dizi özellik vardır. Hintikka felsefe tarihinden yapay zekâya kadar çok farklı ve önemli konuları araştırmıştır; araştırmalarında verimli teknikler kullanmıştır; tutarlı bir bakış açısına sahiptir, çağdaş önemli dil filozoflarının etkili olmuş yöntemlerini kullanmakla yetinmez; onları kendi problematiklerini çözmek için yeni ve farklı bir açıdan geliştirir; olgu durumlarının çok çeşitli olduğunu dikkate alır; farklılıklara karşı duyarlıdır; analizlerinde bireysel olana ve tekil kavramlara önemli yer verir; bilgiyi ifade ederken aşırı biçimselcilikten kaçınır; ılımlı bir biçimselciliği uygular. Çünkü  Hintikka’ya göre aşırı biçimselcilik indirgeyicidir. Her zaman biçimsel modellere başvurmak doğru değildir. Aşırı biçimselcilik  deneyimlerin zenginliğinden yararlanmaz. Deneyimlerin zenginliği modellerle ifade edilebilir. Mantıksal akıl yürütme aşamasızdır; kesintisiz bir süreçtir. Esnek ve çoğul biçimcilik onun felsefesinin ayırt edici özelliklerinden biridir.

Danimarkalı filozof, klasik analitik felsefe geleneğinin dışında felsefi çizgi izler. O, hem Frege, Russell, Carnap, Quine, Peirce, Wittgenstein ve Tarski gibi mantıkçı filozofları ve mantıkçı olmayan Collingwood’u, hem de Aristoteles, Descartes, Leibniz, Husserl ve Wittgenstein gibi filozofları araştırmıştır; bunların problemlerine her zaman yenilikçi bir gözle bakmıştır; bu problemleri yeni yorumlarıyla birleştirmiştir. Gadamer’e derin vukufiyeti vardır

 Hintikka’nın çağdaş filozoflar arasında başlıca esin kaynağı Wittgenstein’dır. Ciddi olarak eleştirdiği Quine’dan da etkilenmiştir. Hintikka Russell’ı ve Wittgenstein’ı betimlemede kullanılan “analitikçi filozof nitelemesini kabul etmez; sadece felsefenin aktüel durumunu değerlendirmekle kalmaz; geleceğiyle ilgili önerilerde de bulunur.

Hintikka, semantikle ilgili çok etkili görüşler ileri sürmüştür. O, teorik oyunlar semantiğinin (sémantique des jeux théoriques) ve sorular-cevaplar semantiğinin babası gibi görülmüştür. Filozof, öte yandan semantik ailesinin önemli bir ögesi olan mümkün dünyalar semantiği konusunda devrimci görüşler ileri sürmüştür.

Hintikka’nın eserlerinde büyük bir tutarlılık vardır. Bu tutarlılık uzun uzun araştırılmış bir mimari eserdeki gibidir. Onun eserleri çok farklı alanlara dair olsa da dağınık bir görünüş izlenimi vermez; onlar arasında birlik vardır. Bu açıdan onun çalışmaları tüm eserleri birlik ve bütünlük içeren büyük filozofların eserlerinden farklı değildir. Hintikka’nın eserlerindeki birliği görmek için onlara çok büyük ve göz alıcı renklere sahip bir halının motiflerine bakar gibi bakmalıdır. O zaman bu birlik yavaş yavaş, ama sonunda iyice görülür.

Hintikka’nın düşüncelerindeki tedrici bir ilerleme vardır. Onun felsefesi birbirinden ayrılmayan iki görünüşe sahiptir. Sorgulama ve kanıtlama.

Hintikka düşüncesinde bir başka önemli özellik de dille düşüncenin birlikteliğidir. O, araştırmalarında hep bu birlikteliği korumak, gerektiğinde geliştirmek ister; hem düşünceden hem de dilden yararlanır. Bu durum Hintikka’nın tutarlı, anlaşılır ve analiz edilebilir sonuçlar elde etmesini sağlamıştır. Düşüncenin diller birlikteliği Hintikka’nın günümüz felsefesine kazandırdığı en orijinal uygulamalardan biridir.

Hintikka hermenötik yöntemleri reddeder. Çünkü ona göre hermenötik dilin evrensel aracılığı olgusuna karşıttır; geçmiş felsefe sistemleri de tıpkı hermenötik gibidir; dilin aracı rolünü inkâr eder.

Hintikka yorumlamacı hermenötiğe karşı olsa da onun felsefi yaklaşımı biçimsel bir hermenötik yani mantıksal hermenötik gibi görülebilir. Biçimsel hermenötik felsefi problemleri çözmek için mantıksal araçları kullanır. Biçimsel hermenötiğe göre mantığın rolü akıl yürütmelere kılavuzluk etmek için a priori bir çerçeve empoze etmek değildir. Bu hermenötik problemleri çözerken çözümü akla uygun bir açıklık sağlamalıdır; bunu yaparken de problemin tümüyle çözüldüğünü, nihai cevaba ulaşıldığını iddia etmemelidir.[1]

Hintikka çağdaş en büyük mantıkçılardandır; modern mantığa; epistemik mantığa*, kanı mantığına (logique doxastique)** önemli katkıları vardır. Hintikka’nın mantıkta diğer çalışma alanları da şunlardır: Matematiksel ve felsefi mantık, tümevarım mantığı, soru cevap mantığı ve bağımsızlık mantığı, dağıtıcı normal biçimler, modeller teorisi***. Onun kümeler teorisi konusunda önemli görüşleri vardır. Fakat o, Husserl fenomenolojisinin özellikle yönelimlilik kavramının anlaşılmasına katkıda bulunmuştur.

 Filozofun ilk çalışmaları mümkün dünyalar teorisiyle ve modal mantıkla ilgilidir. Mümkün dünyalar semantiğine giden yolu daha önce Carnap göstermişti. Fakat bu düşünce biçimi 1960’lı yıllarda Kripke’nin ve Hintikka’nın çalışmalarıyla bir bağımsız düşünme biçimi halini almıştı.

Hintikka’da mantık asla bizatihi araştırılacak bir amaç, bir disiplin değil, bir araç veya uygulamalı bilimdir. O, mantığa, işlerin nasıl yürüdüğünü görmek için ölçekli modeller yapan bir mühendis gibi yaklaşır.

Onun tutkusu gerçekte mantığı semantik açıdan ve teoretik modelleri kullanarak aydınlatmaktadır. Hintikka ayrıca, olasılık ve zorunluluk gibi sorunları incelerken ve felsefe tarihini araştırırken modeller teorisinden yararlanır. İnanç ve bilgi gibi önermesel tutumların neden oldukları özel sorunları mümkün dünyalar (olgu durumları semantiğiyle; bilgi kavramının mantıksal ve semantik analiziyle çözer.

Hintikka referansın kapalılığı, mantıksal biçimler; mantığın belirleyiciliği, nicelemeler gibi teknik konulara dair çok yoğun çalışmalar yapmıştır. Filozof 1995’te yayınlanan bir makalesinde Kripke’nin katı belirtici (özel ad) teorisini eleştirir. Bu teoriyi hem yanlış hem de yararsız bulur. Hintikka’ya göre katı belirticiler yani özel adlar modal profiller birlikte olmalıdır. Katı belirticiler her yerde aynı adı belirtir. Oysa Hintikka’ya göre modal profiller bir kişiyi belli ve özel bir bağlama bağlı olarak belirtir. Örneğin modal profil, B’nin kavramsal olarak mümkün dünyalarda aynı bireyi belirtmesine izin verir. Tüm bağlamlarda katı belirtici olarak anlaşılan terimler tek kullanım şekli değildir.

Hintikka şu kanıdadır: Klasik mantıktaki son gelişmeler, mantığın evrensel olduğu tezinin, evrenselciliğin sonunun geldiğini bildirmektedir. Mantıkta artık realizm* geçerlidir.

Realizmin haklılığını ortaya çıkarmak için mutlakçılıkla mücadele etmelidir. Ancak bunun önünde iki engel vardır:

1. “Belirli bir dil için doğruluk kavramı bu dilde tanımlanamaz düşüncesi.”

2. Kümeler teorisinin* standart olmayan modellerinin varlığı.

Hintikka demektedir ki,

dünyayı betimleyen önermeler (örneğin aksiyomlar sistemi) zorunlu olarak standart modeller değilse, dilimizin realiteyi değiştirmediğini ve ona ulaşmamıza engel olmadığını göstermeyi nasıl umabiliriz.[2]

Mantıkta evrenselciliğe dayanarak rasyonel felsefi bir sistem ortaya konamaz. Bu amaçla sadece mantıksal realizmden yararlanabiliriz; realizm sayesinde felsefe tarihini yeniden yazabiliriz. Hintikka’ya göre felsefi araştırmalarda dilin spekülatif kullanımları artık terk edilmiştir ve dilde felsefi araştırmalar yapılabilmiştir.

Hintikka’ya göre bilimsel kanıtları yöneten mantık, gündelik dilin cümlelerindeki bağlamsal belirsizlikleri de giderir; aynı şekilde mantık soyutlama, analiz, biçimselleştirme ve semboller aracılığıyla etkin olan otonom bir dil oluşturur ve bu dil iletişimde pek de kullanılmaz.

Mantıkçı filozofa göre dil, dünyayı doğruluk koşulları sayesinde betimler. Mantık ise, dilin betimsel fonksiyonlarını analiz eder ve modal zorunluluk (olasılık) kavramını dikkate alır; modal zorunluluk ise fonksiyonları reel nesne durumlarına uygulamaya izin verir. Hintikka bunu yaparken model set* kavramını ortaya atar; modellere biçimsel kapalı bir sistem oluşturmak için değil, fakat deneyimi anlatmak için başvurur.

Finlandiyalı filozof, mantık analizlerinde dil oyunlarından yararlanır ve bilgiyi mantıksal biçimciliğin katı ölçütleriyle açıklamayı da kabul etmez. Ona göre, biçimsel modeller söylemin varlıkla ilişkilerini daha iyi anlamaya izin verir. Şu ikisi Hintikka’nın temel sorularındandır: Ontolojik kategorilerimizin ve özellikle birey kategorimizin kapsamı nedir? Söylemi oluşturan düzen nedir?[3]

Hintikka hem bilgi teorisinde hem de felsefe tarihinde diğer filozoflarından farklı bir analiz yapar. Onun yaklaşımı Wittgenstein’ın “hayat biçimleri”nden yararlanır. Hintikka’ya göre örtük gramer kurallarına karşılık gelen çıkarımsal mantık kuralları vardır. Bu kurallar sözcelerin anlamını dil oyunları ağında belirler. Böyle bir tutum Birinci Wittgenstein’daki mantığın aşkın olduğunu kabul eden tutuma karşıttır. Çünkü birinci Wittgenstein’da dilde bu biçimlerin özelliklerini belirleyen, mantıktır. Hintikka’ya göre Tractatus’un Wittgenstein’ı yani birinci Wittgenstein, metafizik hataların kaynağını gösteren ve Heidegger gibi dille anlatılamaz saydığı şeyi telkin etmeye çalışan bir filozoftur.

Hintikka’nın en önemli tezlerinden ikisi şudur:

A. Wittgenstein’ın her iki dönemdeki eserleri arasında birlik vardır.

B. Semantik sözle anlatılamaz.

Hintikka Wittgenstein felsefesinin hem içlem hem de kaplam bakımından bütüncül ve semantik bir yorumunu yapmayı düşünür. Bu yorum önce kaplam açısındandır. Hintikka şunu söyler: Wittgenstein bütün felsefi kariyeri boyunca semantik ilişkilerin sözle anlatılamazlığını savundu, dil ve realite arasında yatay karşılaştırma ilişkisiyle ilgilendi.

Filozofun düşüncesi genellikle kavramlara dayanır; karmaşıktır ve soyuttur; buna rağmen oldukça derindir; felsefi problemlere yaklaşımı analitiktir ve yapılandırıcıdır; kullandığı biçimsel dil, dilin yapısını anlamayı oldukça kolaylaştırır. Hintikka’nın bilginin doğası ve bilgi edinme süreçleri konularında da önemli görüşleri vardır.

Ona göre dil düşünceyi ve bilgiyi taşıyan bir araçtır; o yüzden, bilgilerdeki farklılıklar bilgi türleri arasındaki farklılıklardır, diye düşünebiliriz.

Hintikka’nın felsefesi kanıtlayabildiği şeyin sonucudur; hipotezlerinin dili son derece tekniktir. Onun teknik analizlerini anlamak kolay değildir. Üstelik Hintikka da bunun farkındadır; buna rağmen yine de yöntemini değiştirmemiştir, daha açık bir üslup kullanmamıştır.

Bu yüzden kimilerine göre uzman olmayanların Hintikka’yı anlamaları çok da kolay değildir. Hintikka’nın farklı alanlara dair yazılarına nüfuz edebilmek için belli bir birikim hatta bazen uzmanlık gerekir.

 Kuşkusuz Hintikka’nın bazı metinlerini özellikle matematik felsefesiyle ve mantıkla ilgili olanları anlamak için bazen uzman seviyesinde ve yeterli bilgiye ihtiyaç vardır. Ancak tümüyle anlaşılmaz olduğuna dair görüş pek de doğru değildir. Çünkü

a)      Her şeyden önce, Hintikka özel okuyucu topluluğuna değil, kendini okuyacak standart kitleye hitap etti. Yazıları çok çeşitli alanlarda olsa bile felsefenin ve mantığın sınırları içindeydi ve filozof çoğunlukla daha geniş bir okuyucu kitlesi için yazıyordu. Örneğin Hintikka oldukça karmaşık mantık sorunlarının yanında Virginia Woolf veya Sherlock Holmes gibi yazarlar hakkında da yazmıştır.

b)     Filozofun felsefe tarihine, Descartes’a, Kant’a ve çağdaş felsefi akımlara dair yazılarını bir felsefe öğrencisi hatta felsefeyle ilgilenen herkes anlayabilir.

c) Onun matematiğe dair yazılarının yanında rahatlıkla okunan Husserl yorumları da vardır. Bunları anlama hiç de zor değildir.

Onun felsefe sistemi tek bir bloktan yontulmuş bir görkemli nesne gibidir. Hintikka’nın ele aldığı konuların çok teknik analizlerden ibaret olması ve çok özel konularla ilgilenmesi onun izole bir hayata yaşadığı anlamına gelmez.

Hintikka, en çok alıntı yapılan analitik filozoflardan biridir ve başarılı bir üniversite hocasıdır. O Finlandiya’da pek çok felsefe kuşağını yetiştirmiştir; bugün onun öğrencileri dünyanın her yerindedir. O ayrıca kurup yönettiği Synthese adlı felsefe dergisiyle yazarlarla okuyucuların buluşmasına ve felsefe kamuoyunun niteliğinin ve niceliğinin artmasına yardımcı olmuştur. Onun bu çok yönlü aktivitesi filozofun hem Finlandiya’da hem Amerika’da yaşamasına yol açmıştır. Çünkü İsveç kralı Gustave Adolphe, Kuzey Krallığı kurarak Hristiyanlığı reforme etmek istiyordu. Felsefede ise durum bunun tersi oldu; eleştirel düşünce kısıtlandı, O nedenle Hintikka Amerikan üniversitelerinde çalışmak zorunda kalmıştır. Fakat bugün yine de Kuzey’in bir Leibniz’i Hintikka vardır.[4]

Hintikka’ya göre dil ve dünya ilişkisinin anlamına dair sezgimizi teorik modelle açıklayabiliriz. Bu teorik modele göre her dil gündelik dil dâhil dilin cümlelerinin doğruluk koşullarının belirlendiği modellere göre işler. Bir dilin yorumu düşüncesi, dil çeşitli yorum modeline sahiptir, düşüncesinden başka bir şey değildir. Yorum modelini değiştiren de yorumlayan kişidir. Konuşanlar belli bir durumda gündelik dili yorum modellerini paylaşılır.

Hintikka’nın ilk dönemi çalışmaları Carnap sonrası semantik dönemin etkisindedir. Bu çalışmalarda şu düşünce hâkimdir: Dil, dünyayı doğruluk terimleriyle betimleme aracıdır.

Hintikka dile dair kitaplarında

A) dilin betimsel fonksiyonlarının analizini birleştirmeye çalışır;

B) model kavramlarını incelemeyi amaçlar.

Hintikka’nın önemli tezlerinden biri de anlamın ve referansın ayrılmazlığıdır. Dil de referans, anlamdan ayrılamaz; anlam nicelenmiş, birinci basamak bir dilde formüle edilir. Bu açıdan Hintikka anlamı ve referansı ayıran mantıkçı filozoflara karşıttır. Mantıkçılara göre, referansın veya yüklemin sabiteleri farklıdır; bu iki sabitenin anlamları da farklı olabilir, ama kaplamları yani referansları açıkça uyuşabilir. Bunun için anlamı ve referansı ayırmalıdır. Oysa Hintikka’ya göre böyle bir ayrım temelsizdir ve çok yanıltıcıdır. Anlamı ve referansı ayıranların gerekçeleri hiç de yeterli değildir. Dilde bireysel sabitelerin referanslarının anlamları, kaplamları dikkate alınarak belirlenemez.

Hintikka’ya göre anlam ve referans ayrılmazlığını her zaman açıkça göremeyebiliriz; yine de bunun sağlam bir temeli vardır. Referansından ayrılmış bir anlam hiç de açık açık değildir; bu nedenle kavranamaz.

Hintikka anlam konusunda meta bir ifadeyi yani “anlam düşüncesi”ni de kabul etmez. Ona göre “anlam düşüncesi” “anlam” ile özdeş değildir. “Anlam düşüncesi”ni iletemeyiz, ama “anlam”ı iletebiliriz. Bir cümlenin anlamı, okuyana ya da dinleyene iletebildiğimiz bilgidir. “Cümlenin anlamı düşüncesi”ni “cümlenin anlamı”ndan nasıl ayırsanız ayırın; cümlenin anlamı düşüncesi tümüyle yetersizdir.[5]

Bir bilgi nedir? Bu, kuşkusuz doğruluk koşullarını tatmin ettiği şekliyle cümlenin ve dünyanın doğru olmasını sağlayan bilgidir. Oysa birinci basamak dilde doğruluk koşulları, tekil terimlerin referanslarından ve yüklemlerin kaplamlarından soyutlanarak belirlenemez. Gerçekte bu kaplamlar ve referanslar nicelendirilmiş cümlelerin doğruluk koşullarının merkezindedir. Bir cümlenin doğruluk değeri içerdiği terimlerin anlamlarının değil, referanslarının ya da kaplamlarının fonksiyonudur. Bundan şu sonuç doğar: Birinci basamak doğru diller için bir referans anlamı belirleyemez.

Bütün bu eleştirilere rağmen Hintikka anlamın ve referansın bazı durumlarda ayrılabileceğini de kabul eder. Çünkü dilimizde bütün ifadeler her zaman basit değildir, kimi zaman karmaşık ifadeler de yer alır. Bu karmaşık ifadeler karmaşık durumları anlatmak için kaçınılmazdır. Bu da referansı belirlemeyi güçleştirebilir. Bunların anlaşılır bir referansları olmasını istersek o zaman çoğul referansı düşünebiliriz ve buna dair çoğul bir referans teorisi geliştirebiliriz.[6]

Finlandiyalı filozof şunu fark etmiştir: Mantıkçılık, dil felsefesinde etkin dil oyunlarıyla karşılaştırıldığında sınırlı bir açıklama gücüne sahiptir. Bu nedenle Hintikka bilgiyi biçimciliğin katı ölçütleriyle açıklamayı da kabul etmez. Ona göre, dil oyunlarından hareketle oluşturulan biçimsel modeller söylemin varlıkla ilişkilerini daha iyi anlamaya izin verir; bu ilişkiyi anlamak, şu iki sorunun cevabını vermekle mümkündür: Ontolojik kategorilerimizin ve özellikle birey kategorimizin kapsamı nedir? Söylemi oluşturan düzen nedir?[7]

Hintikka’ya göre dil felsefesi bilgi teorisine ve zihinsel fenomenlerin analizine yardım edebilir. Hintikka’nın mantık ve dil felsefesinin temeli şu düşüncedir: Tüm filozoflar dili evrensel bir araç kabul etmekle yetinmemelidir, onu ya da hesaplama da (sözcelerin sembolik dille analizi) kabul etmelidir.

Hintikka felsefeye kullandığı kavramlarla değil, çıkardığı sonuçlarla katkı yapmıştır; felsefi sonuçları ortaya koymak için mantıksal teknikler kullanmıştır.

Hintikka’nın temel kaygısı şudur: Felsefenin uygulama alanına örneğin uygulamalı etiğe gereğinden çok yer verilmesi; çünkü aksi takdirde felsefenin gerçek problemlerinden uzaklaşma riskimiz vardır.

Hintikka’nın ilgilendiği önemli filozoflardan biri Kant’tır. Hintikka yargıyı temel alan ve Aristoteles’in düşüncelerini geliştiren Kant’a karşıttır. Bilindiği gibi Kant bilgiyi mümkün kılan koşulları belirlerken Aristoteles gibi yargılara dayanır. Oysa Hintikka’nın yöntemi Kant’ın tersine realisttir; sadece söylemle ilgilenir; O, Kant’a karşıt olarak bizimle kendi başına var olan ve nüfuz edilemez numen alanı arasında bir demir perde olduğuna inanmaz; söylemi temel alır; kendi döneminin biçimsel dilini kullanır; dil oyunlarını yeniden tanımlayarak biçimselciliğini, mantıkçılığını sonuna kadar korur.

Hintikka’ya göre Kant’ın bilgiyi araştırırken kullandığı yöntemlerin bilgisi yani aşkın bilgi bir paradokstur. Zihin, idealar, kategoriler gibi aşkınlar bir bilgi konusu olamaz çünkü “aşkın” hangi kavramı nitelerse nitelesin, bir objenin sıfatı olmaz; bu nedenle asla tam ve doğru olarak bilinemez. Bu nedenle onlar, bilginin nüfuz edilemez sınırlarıdır. Aşkın bilgiyi aşan bir başka aşkın bilgi vardır. Asla son ve nihai aşkının bilgisine ulaşamayız. [8]

Kant deneyimlerimizi sentetik a priori’ye bağlı olarak açıkladığı için gerçekte deneyim kavramamıza ihanet etmiştir. O, bilinç ve realite arasına zihnimizin kategorilerini, duyarlılığın a priori biçimlerini koymuştur. Bu nedenle bilinç ve realite arasında bir ara alanı kabul etmedi. Bu durum onu aşkın bilgiyi ve bizatihi nesnelerin bilgisinin imkânsız olduğunu kabul etmeye götürdü. Ayrıca reelin sınırlarını düşünceyle aşmamızın mümkün olduğu gerçeğini göz ardı etti. Oysa gerçekleşmemiş dış olasılıklar alanına ne kadar çok nüfuz edersek zihnimizin ontolojik gücü o kadar çok gelişir.[9]

Hintikka’ya göre deneyim aşkın mantıkla değil, sadece niceleme mantığıyla açıklanır. Niceleme mantığının yasaları tüm deneyime uygulanır; çünkü deneyim ilke olarak araştırma ve keşif etkinliklerimizin objeleri olabilir. Birinci basamak mantığımız araştırmaya ve keşfe ilişkin bir oyunlarımızın yapılarını yansıtır.[10]

Dünyayı bize verildiği ve gördüğümüz şekliyle algılarız. Bu bilgi hem kavramsal hem de olgusal ögeler içerir. Dünyaya ilişkin derin bilgi yoktur; söylediğimiz her şey icat ettiğimiz kavramlarla ifade edilir. Betimleyen, bildiğimizi sandığımız ve hakkında tikel kavramlar kullanmadan belirlemeler yapabildiğimize inandığımız kendi başına varlık bir yanılsamadır. [11]



[1] Schang, p. 92.

* Modal mantığın bir ya da pek çok failin bilgisi konusundaki akıl yürütmelerini inceleyen dalı. Bu mantık ayrıca diğer faillerin bilgilerinin bilgileri konusundaki akıl yürütmelerini de inceler. Bu mantık bilgi yanında inanç kavramlarını da analiz eder. Analiz yaparken mümkün dünyalara ilişkin biçimsel bir semantiğe dayanır. Epistemik mantık Robert Aumann, tarafından ekonomiye de uygulanmıştır; bu uygulamasıyla Aumann, Nobel Ekonomi ödülünü almıştır. Diğer yandan o, analitik felsefeye epistemolojik açıdan katkıda bulunmuştur; epistemik mantığın kurucusudur.

** Kanı mantığı, inançlar konusundaki akıl yürütmelerle ilgilenen modal mantık türü.

**** Matematik mantığın, yapıların oluşturulmasını ve sınıflamasını inceleyen bir dalıdır. Özellikle yapıların ve sınıfların formüller, terimler ve kanıtlamalar gibi sözdizimsel durumlarını yorumlar. Bu yorumu (doğal bütünler, gruplar evren gibi) matematik yapılar aracılığıyla (anlam ya da doğruluk gibi) semantik doğada kavramlarla ilişkilendirecek şekilde yapar.

* Mantıksal realizm, ifadelerin herhangi bir doğrulamadan bağımsız olarak belirli ve iki değerli bir şekilde anlam ve doğruluk koşullarına sahip olmasıdır. Mantıksal realizmin karşıtı semantik realizmdir. Semantik realizme göre kullanıldıkları bağlamlardan ayrı hiçbir anlam yoktur.

* Kümeler teorisi, matematiğin, matematiksel nesneler olan kümeleri inceleyen dalıdır. Neredeyse bütün matematik kümeler kuramının kendi dilinde ifade edilebilir. Alman matematikçi Georg Cantor tarafından 1874 ile 1895 yılları arasında geliştirilen ve daha sonrasında, Ernst ZermeloKurt Gödel gibi 20. yüzyılın oldukça tanınmış matematikçileri tarafından aksiyomatikleştirilen teoridir.

[2] Ibid., p. 253.

* Matematiksel mantıkta Hintikka’nın model set kümesi, ögeleri aşağıdaki özellikleri karşılayan bir dizi mantıksal formüldür:

1. Bir temel önerme veya onun eşleniği kümede görünebilir ancak her ikisi birden bulunamaz.

2. Kümedeki bir formülün "bağlaşık tipte" bir ana gerçekleştirici varsa, bu durumda onun iki işleneni kümede görünür,

3. Kümedeki bir formülün "ayrık tipte" bir ana operatörü varsa, bu durumda iki işleneninden en az biri kümede görünür.

"Birleşik tip" ve "ayırıcı tip" kelimelerinin tam anlamı semantik tablolar yöntemiyle belirlenir.

[3] Lavand, Nadine “Introduction” à l’intentionnalité et les mondes possibles, p. 10.

 

 

 

 

 

[4] Engel, Pascal “Un Leibniz du nord Nouvel Observateur, Hors série 25 grands penseurs du monde entier, N°57, déc.- 2004 janv. 2005.

 

[5] Hintikka, “Une sémantique adaptée aux attitudes propositionnelles”, dans l’intentionnalité et les mondes possibles, p.39

[6] Hintikka, Jaakko “Semantique des attitudes propositionnelles” traduction,

Savastovsky, Dan, Linx, n°13, 1985, pp. 92- 124

[7] Lavand, Nadine Introduction à l’intentionnalité et les mondes possibles, nouvelle édition augmentée d’une postface, texte traduit et présenté par Nadine Lavand, Septentrion, Presses universitaire du septentrion, Paris, 2011, p. 10.

 

[8] Rigal, Élizabeth, “Présentation” in Jaakko Hintikka: questions de logique et de phénoménologie, Paris, Vrin, 1998, p. 16.

[9] Hintikka, “Degrés et dimensions de l’intentionnalité”, p. 197.

[10] Loc. cit.

[11] Hintikka, L’intentionnalité et les mondes possibles, P.U.L. Lilles, 1989, pp. 59—60.