23 Temmuz 2022 Cumartesi

hayvanlara zihin var mıdır?

HAYVANLARDA ZİHİN

 

Öncelikle şunu belirtelim ki, hayvanlarda zihin olduğu tezi sadece Searle’e ait değildir. Onun dışında pek çok zihin filozofu da bazı hayvanların bir zihne sahip olduklarını kabul eder. Bu konu zihin felsefesinde gittikçe önem kazanmaktadır.

Searle hayvan zihinlerine dair bu tezleriyle zihnin biyolojik bir gerçeklik olduğunu kanıtladığı düşüncesindedir.

Searle açısından hayvanlarda yönelimlilik düşünce ve bilinç kesinlikle vardır; ama insanların bunu görmemelerini anlamak kolay değildir. Searle tezini, köpeğinin kendisini gördüğünde yaptığı havaya sıçrama ve kuyruğunu sallama gibi sevgi gösterisine dayanarak şöyle açıklar:

  Eminim ki (a) köpeğim bilinçli; (b) Benim varlığımın farkında (niyetlilik) ; ve (c) Bu farkındalık onun mutluluk durumunu yaratıyor (düşünce süreci)

Herhangi birisi a, b, ya da c'yi nasıl inkar edebilir ki? Adaşı olarak söylüyorum: "Bu bizim 'kesin' kelimesiyle oynadığımız dil oyunudur."[1]

Pek az insan hayvanların bilince ve düşünceye sahip olduklarını inkar edebilir. Searle bu konuda daha çok hayvanlardaki zihni inkar eden sınırlı sayıdaki bilim adamını ve filozofu dikkate alır.  Searle’e göre onların iddia ettikleri hayvan beyni düşünceyi ve bilinci üretemeyecek kadar basit değildir. Gerçekte hayvan beyni ve insan beyni arasında büyük anatomik benzerlikler; özellikle düşünceyi ve yönelimliliği üreten fizyolojik benzerlikler vardır. Bu benzerlikler hayvanlarda da zihinsel durumların ortaya çıkmasına neden olur. Örneğin köpeklerin ve şempanzelerin  duyu organları insanınkine çok benzer; bu nedenle onlar da insanlarınki gibi görme, dokunma, duyma vs. gibi duyumlamalara sahip olabilirler ve bu duyumlamalar beyinlerinde bilinç ve yönelim durumuna yol açar.[2]

Hayvanlarda zihinsel durumların olmadığı iddiasının temelinde onlarda dil olmadığı tezi vardır. Kartezyenlere göre dil insanın ayırt edici özelliğidir. Zihne sahip olmak için dile sahip olmalıdır. Hayvanlar dile sahip olmadıklarından, onların bir zihni de olamaz. Oysa Searle’e göre zihinsel durumlara sahip olmak için dil, olmazsa olmaz bir koşul değildir. Örneğin çocuklar henüz konuşmadan önce bilinçlidir. Bundan kuşku duyulamaz.[3]

Yönelimli ve bilinçli durumların hepsi dile aynı derecede bağlı değildir. Hayvanlarda zihin olmadığını söyleyenler bu ayrımı yapmazlar ve hayvanların hiçbir bilinci olmadığını iddia ederler.  Örneğin P’ye inanmak, P’yi varsaymak, P’yi öngörmek; P’yi tahmin etmek, P’den emin olmak ve P’yi düşünmek birbirinden farklı durumlardır; bunların dille ilişkileri de aynı derecede değildir. 

Searle’e göre bu tez yanlıştır;  gündelik hayatta inançlara ilişkin söylemler bazen belirsizlik olacak şekilde çok çeşitlidir; bunlara ilişkin şok farklı terimler vardır: İnanç, kanaat, tahmin, sezgi gibi. Hayvanların inançları ve arzuları hakkında ayrıntılı açıklama yoktur. Bu durum yine de onların inançları arzuları olmadığı anlamına gelmez.[4]

Hayvanlarda zihinsel fenomenlerin varlığını sadece biyolojik natüralizme dayanarak kanıtlayabiliriz. Zihinsel fenomenler, insan ve hayvan beyinlerinde düşük seviyeli süreçlerden kaynaklanır ve bu süreçler beyinde yüksek düzeyde maddi özelliklere dönüşür. Burada Searle şunu da itiraf eder: Hayvanlarda zihinsel fenomenlerin varlığının açıklaması yoktur. Bu, sadece hayvanların gözlemlenen eylemlerinden varsayım olarak çıkarılmıştır.

 O demektedir ki,

 hayvanların ve bizim nöron sistemlerimiz muazzam çeşitlilikteki bu zihinsel durumları nasıl ortaya çıkarmaktadır? Bunu bilmiyoruz; ancak nasıl çalıştığını bilmemiz için bu bilgi gerekli değildir. İnsan ve hayvan beyinlerinin bilince neden olma olgusu da, bunu sadece insan ve hayvan beyinlerinin yapabilmesini gerektirmez. Belki, bizde ve diğer hayvanlarda var olan türde bir bilinç yapay bir âlet kullanılarak yaratılabilir, belki karbon tabanlı moleküllerden oluşmamış sistemlerde bilinç yaratılabilir. Ve bütün bildiğimiz, başka gezegenlerde ya da bizim sevgili galaksimizdeki, başka güneş sistemlerinde bizim karbon, hidrojen, azot ve oksijene yerel bağlılığımıza sahip olmayan hayvanların evrimleşip bilinç sahibi olmuş olabilecekleridir. [5]

Searle olasılıkla imkansızlık arasında bir ayrım yapmaktadır ve çok düşük de olsa bir olasılığın asla imkansızlık anlamına gelemeyeceğini kabul etmektedir. Buna dayanarak yapay bilinçlerin ortaya çıkışı çok zayıf olasılık olsa da imkansız değildir.[6]

 

Searle’ün hayvanlarda zihnin varlığını savunan bu görüşlerinin kısa bir değerlendirmesini yapalım: Filozofa göre hayvanlarda zihnin varlığının kanıtı hayvanları belli durumlara ve kişilere verdikleri tepkilerdir. Bu tepkiler tıpkı zihne sahip olan insanların verdiklerine benzer. Bu benzerliklerden hareketle Searle çıkarımla hayvanların bilinçli ve niyetli sonuçta zihinli olduğunu kabul eder. Bize göre burada problem analojiye dayalı çıkarımdır. Hayvanların bilinçli insanların gösterdikleri tepkilerin analojik değeri olup olmadığıdır. Searle zihni sadece eylemlerin nedeninden, tepkilerin kaynağından ibaret görmektedir. Oysa zihin yukarıda anlattığına göre sadece eylemlerin değil yaşantıların da nedenidir. Üzüntü, acı, geçmişe pişmanlık, gelecek endişesi, yiyecek bulma, tuzağa düşmeme umudu gibi pek çok yaşantılar zihinde yaşanır. Zihinleri oldukları varsayılan hayvanlar bu zihinsel durumları yaşarlar mı? Biz hayvan olmanın ne olduğunu bilemediğimiz için soruya cevap veremeyiz.  Öbür yandan bir başka önemli konu da şudur: Searle’ün “hayvanlarda zihin vardır” tezini ileri sürerken köpeği örnek verir. Ancak köpeğin eylemleri yaptığı değerlendirmeyi sadece köpekle sınırlamaz; bütün hayvanlara genişletir. Oysa bütün hayvanlar köpek değildir. Örneğin insanı tanıyan ve insanla iletişim kurmaya çalışan bir kartalın, bir kurbağanın veya kaplumbağanın bir yılanın zihni olduğunu düşünmek zorlama açıklamalar dışında pek de mümkün görünmüyor.

Görüldüğü gibi Searle görüşlerinin temelini olan oluşturan biyolojik natüralizmi izlemeyi bırakarak İMGELEMENİN İMKANLARINA BAŞVURMAKTADIR. Biyoloji empirik bir bilimdir. Konuları aktüel gözlemlenen olgulardır. Bu olguları nedensellik ilkesine dayanarak açıklar. Başka gezegenlerde  evrimleşmiş bilince sahip hayvanların olabileceği düşüncesi biyolojiden çıkarılamaz. Sadece imgelenebilir. “Sonuçları imgelenebilir bilimsel olgu” kavramı olgunun uylaşımsal  içeriğini keyfi bir şekilde değiştirmektir.  Başka gezegenlerde evrimleştiği ve zihne sahip olduğu varsayılan hayvanların varlığından söz etmek sadece şu koşulla mümkündür: Eğer bizimkinden farklı bir gezegende Searle’ün dediği türden hayvanları olduğunu bilseydik, bundan başka gezegenlerde de bu tür hayvanların varlığını düşünebilirdik. Oysa şimdiye kadar böyle bir duruma rastlamadık. Sözü uzatmadan söylersek Searle kendi metodolojisini terk ederek imgeyi gözlem gibi sunmaktadır; İMGEYE OLGU SÜSÜ VERMEKTEDİR.

Bu konudaki son cümlem: KÜLTÜREL OLANIN BİYOLOJİK TEMELİ YOKTUR. Zihin Batı kültürünün bir kavramdır; kökeni Şamaniz’me kadar gider.  KÜLTÜREL OLANIN BİYOLOJİK TEMELİ VARDIR DENİRSE O ZAMAN BİR HİNTLİ’İN NİRVANA’YI BİYOLOJİMİZDE ARAMASINA ŞAŞIRMAK İMKANSIZDIR.




[1] Searle, Bilinç ve Dil, s.101.

[2] Searle, Bilinç ve Dil, s.104.

[3] Loc. cit.

[4] Searle, Bilinç ve Dil, s.106.

[5] Searle, Bilinç ve Dil, s.113.

[6] Searle, Bilinç ve Dil, s.114.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder