7 Kasım 2022 Pazartesi

DİL FELSEFESİ V'İN ÖNSÖZÜ

 

                          ÖNSÖZ

Bu kitabımızla biri Giriş olmak üzere toplam altı ciltlik dil felsefesi serimizi tamamladık. İki binin biraz üzerindeki sayfalarımızda dil felsefesinin ne olduğunu açıklamaya çalıştık. Kuşkusuz bu seriyi daha başka kitaplarla sürdürebilirdik. Ancak bunlar yazdıklarımız dikkate alındığında sadece ayrıtı kabilinden ve ikincil önem taşıyacaktır. O nedenle dil felsefesi araştırmalarımıza bir nokta koyduk;  çeviri veya telif bizce çok önemli, ertelediğimiz diğer çalışmalarımızı gündemimize aldık.

Bildiğim kadarıyla başka ülkelerde bu hacimde tek kişinin klavyesinden çıkan bir çalışma yoktur. Bu serimizde sadece en önemli filozofların görüşlerini aktarmakla yetindik. İlk iki kitabımız birden fazla filozofun görüşlerini içeriyordu; son üç kitabımızın her cildini sadece birer filozofa ayırdık; çünkü onlar dil felsefesinde nihai aşamayı temsil etmektedirler.

Giriş hariç beş ciltlik dil felsefesi serimizin her biri bir paradigmaya ayrılmıştır. Paradigmalar serimiz dil felsefesi tarihi gibi de görülebilir. Ele aldığımız ilk dil filozofu, aynı zamanda dil filozoflarının da ilki Frege’ydi. Son filozofumuz olarak da en önemli son dil filozofu Searle oldu.

Bu kitapta ele aldığımız Amerikalı, yaşayan filozof Searle kendine özgü çizgisi olan en önemli çağdaş filozoflardandır. Onun dil felsefesi iki renklidir. O, bir yandan gündelik dille ilgilenmiştir, diğer yandan zihin felsefesine ilgi duyan ilk ve tek filozoftur. Kariyerine Oxford’da doktora yaparak başlamıştır, ilk kitabı söz edimlerine dairdir; ikinci döneminde ağırlıklı olarak zihin felsefesi yapmıştır. Onun zihin felsefesi yapmasının önemli sonuçları olmuştur. Bunlardan biri şudur: Felsefenin temel konusu artık zihindir; amacı da ister kartezyen olsun ister olmasın, bütün düalizmlerin ortaya çıkardıkları beden zihin karşıtlığı problemi çözmektir. Searle bu problemi çözerken biyolojik natüralizm dediği bir yöntem uygular ve nörolojinin sonuçlarını yorumlayarak kullanır. Onun zihin felsefesi bir pannöronizm’dir (zihin=nöron hareketleridir).

Searle’ün dil anlayışında önemli bir nokta vardır: Dili betimlemek için dil öncesi durumu da ortaya koymalıdır. Dil ancak insanlığın dil öncesi durumunu dikkate almadan yeterince anlaşılamaz. Searle’e göre insanlar dil öncesinde kelimenin modern anlamında iletişimde bulunmasalar da haberleşiyorlardı. Niyetlerini, isteklerini ve duygularını sentaks olmasa da bildiriyorlardı. Zihindekini bildirmeyi istemeyi Searle yönelim diye niteler. Sentaksın icadıyla dil öncesinden dil aşamasına geçilmiştir. Bu geçişin empirik betimi yapılamasa da gerçek olduğunu kabul etmemizin nedenleri vardır. İnsanların biyolojik tarihlerindeki gelişmeler söz konusu geçişin kanıtı gibi görülebilir.

Searle önceki filozofların bazı doktrinlerinden ve metodolojilerinden yararlanmıştır. Bu yararlanma onları tekrar etme değil; esinlenme anlamındadır. Searle’ün dil felsefesinin bir başka özelliği Frege’nin etkisiyle söz edimlerinde biçimselleştirmeyi kabul etmesidir. Gündelik dilin biçimselleştirilmesi. Biçimselleştirme II. Wittgenstein ve Austin gibi filozoflarda görmediğimiz bir durumdur. Searle’ün bu konuda Kanadalı dil filozofu Vanderveken’le birlikte özel çalışmaları da vardır. Searle’ün ortaya koyduğu mantık önermeler mantığı değil; söz edimleri mantığıdır. Söz edimleri mantığı söz ediminin bir önerme içeriğiyle yaptırmak istediği şeyi sembollerle ifade etmedir. Önermenin amacı gücüdür ve ilişkili olduğu olgu durumu da içeriktir. 

Searle,  dil, anlam, söz edimleri dilin fonksiyonu vs gibi konularda varyant diyebileceğimiz farklı görüşler ortaya koysa da mantıkçılar gibi gündelik dile güvensizlik duymaz; ama mantıkçıların biçimselleştirme ilkelerini de kabul eder ve gündelik dile uygular. Gündelik dilin ifadelerini biçimselleştirmesi  onun en özgün yanlarından biridir.

Searle’ün diğer gündelik dil filozoflarında olamayan bir başka özelliği de şudur: Ona göre, dilin kurallarının yanında söz edimlerinin de özel kuralları olmalıdır. Filozof bu özel kuralları belirmiştir analizlerini bunlar ışığında yapmıştır.  Kural kavramı Searle’de oldukça temeldir. Ona göre her insan sözü ve eylemi kurala itaat eder. Kurallar ya oluşturucudur ya da düzenleyicidir; ya öğrenme yoluyla açıkça verilmiştir ya da örtük olarak uygulanmaktadır. Searle bu sonuncu tür kuralları keşfedip sistemleştirmeye çalışır.

Searle kurallarla sadece söz edimlerini açıklamaz; ayrıca sosyal yapıyı ve kurumları da temellendirir. Sosyal realitenin doğası onun son zamanlarında ilgi duyduğu konulardandır. Dilin kurallarının ışığında söylemi aydınlattığı gibi, oluşturucu ve düzenleyici adını verdiği kurallarla da sosyal realiteyi açıklar. Ona göre gündelik sıradan ilişkilerden para ve politika gibi bütün üst yapı kurumlarına kadar her tür sosyal realite dil gibidir; çünkü yani uylaşım ürünüdür. Sosyal uylaşım da kurallar üzerinde uylaşarak gerçekleştirilir. 

Searle’ün dil felsefesinin bazı taşıyıcı kavramları vardır. Onlar dili, eylemi ve toplumu anlayabilmemizin anahtarıdır. Bunlar yönelim ve arka plan kavramları ile ifade edilebilirlik ilkesidir; Searle’ün bütün açıklamalarında ve temellendirmelerinde hep fonda yer alır.

Bu kitapta kimi okuyucuların ilgi duydukları bazı konuları örneğin Searle Derrida tartışmasını, Çin Odası kavramını bağımsız konular olarak   inceleyebilirdik.  Ancak o zaman  ya kitabımızın sayfa sayısı olabildiğince artacaktı ya da  yeni bir  kitap yazmam gerekecekti. Bu ise benim açımdan mümkün değildi. Dil felsefesi serimi burada bitirmek istiyordum. Şunu da ifade edeyim:  Kitabımda,  bu konulara dair az veya çok doğrudan veya dolaylı açıklamalar vardır.  Satırlarım dikkatli okunursa   bu, görülebilir.

Kitabımızın ilk bölümü iki kavramın arka plan yönelimlilik kavramlarına ayrılmıştır. Bunlar  Searle’ün hem anlam hem de sosyal yapıya ilişkin düşüncelerini anlamak  için anahtar gibidir. O nedenle biraz teknik analizlerden açıklamalar olsa da   başlangıçta ortaya konulmaları önemliydi.  Ben de ilkin onları ele aldım. 

Önsöz’ün sonunda Searle’ün zihin felsefesine dair bazı şeyler söylemek isterim:  Konuyu, daha önce farklı zamanlarda filozofun kitaplarından okumuştum; şimdi bir “araştırmacı sorumluluğu”yla ” hareket ettim. Konuyu yeniden ve daha dikkatli okudum; ayrıca Searle’ün dayandığı teorik çerçeveyi araştırdım. Bir karşılaştırma noktası olmak üzre diğer zihin felsefelerinin temel konulardaki tezlerine baktım;  üzerinde düşündüm.  da olarak yeniden ve daha dikkatli ele aldım. Bu defa okumalarımın sonuçlarını yazarken problemi daha geniş açıdan ele alma ihtiyacı duydum; filozofun zihin felsefesinin dayandığı arka planı, kullandığı teorik çerçeveyi; aynı zamanda  diğer zihin felsefelerini de dikkate alarak verilere yeniden değerlendirdim. Değerlendirme yaparken iki noktayı göz önüne getirdim. Tarihsel veriler ve gündelik dil felsefesi. Sonuçta zihin felsefesiyle ilgili bir kanıya ulaştım. İlgililerden geri bildirim almayı umuyor ve bekliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder