KİTABINI ÇEVİRDİĞİM FATTAL'IN ÇEVİRİMİZE GİRİŞİ
TÜRK
OKUYUCUYA
Otuz beş yıldan
fazla bir zamandan beri yazdığım eserlerimin ve yaptığım yayınlarımın konusu
büyük çoğunlukla Grek felsefesi ve Grek felsefesinde (ve bazen de
Hristiyanlıkta) Logos’tur.
Logos kavramını
ve Grek felsefesi tarihindeki fonksiyonlarını ele alan temel araştırmalarım
sırasında Grek-Hristiyan geleneğinin kurucu metinlerinde bulduğumuz (söz,
söylem akıl vs. anlamına gelen) logos’un statüsünün Arap-İslam
geleneğinin metinlerindeki kelime (söz) nutk (
sözceleme, söz) veya akıl (akıl, müdrike) diye anlaşıldığını, bu
iki geleneğin farklılıklarını ve onları bağlayan ortak noktaları gördüm.[1] Araştırmalarım genellikle birbirine karşıt
kabul edilen bu iki rasyonalitenin, görünüşteki farklılıkların ötesinde Doğu ve
Batı arasında vaatkâr bir diyalogun öncüllerini ya da temelini oluşturabilen
bir “ortak dil”in ya da bir “ortak yapı”nın varlığını ortaya çıkarmaya izin
verdi.
Son kitabımın adı Conversion et spiritualités dans
l’Antiquité et au Moyen Âge,
(Antikite’de ve Orta Çağ’da İhtida
ve Mistisizmler) idi Paris, L’Harmattan, “Ouverture Philosophique”, 2017. Bu
kitabımda farklı geleneklerdeki (Grek felsefi geleneği: Platon, Plotinos), (Yahudî-Hristiyan
dinî geneneği Paul de Tarse, le Pseudo-Macaire, Augustin d’Hippone) (Arap-Müslüman
geleneği: Farabî ve Gazalî) kavramını ele aldım. Bu araştırmamın sonunda farklı
felsefî ve dinî geleneklerin geliştirdikleri mistisizmlerin farklı biçimleri
arasında bir “ortak sentaks”ın, “sabiteler”in varlığını tespit etmem mümkün
oldu (Örneğin Hippon’lu Augustinus, Farabî ve Gazalî filozof gibi de
görülebilirler). Bu tür sabitelerin ya da böyle bir ortak sentaksın neyle
ilişkili olduğunu bilmek önemlidir.
İslam
Felsefesinde Aristoteles ve Plotinos, adlı kitabımın Paris,
L’Harmattan, 2007, çoğu bölümü daha önce İtalyancaya ve Lehçeye çevrildi; şimdi
de Profesör Ozcan Zeki’nin gayretleriyle Türkçede yayınlanmak üzeredir. Bu
kitap 1988’de yayınladığım ilk kitabım ve 2017’de yayınladığım kitabım arasında
bir orta noktadadır. Bu kitapta Aristoteles’in düşünme biçiminin ve mantığının Orta
Çağ’daki görünüşünü ele aldım. Aynı şekilde Plotinos’un logos’unun
(akıl) ve kozmolojisinin Müslüman çevirmenler ve yorumcular tarafından nasıl
anlaşıldığını ortaya koydum. Müslümanların Grek mirasından yararlanmaları
Aristoteles’i ve Plotinos’u dikkat çekici bir felsefe veya orijinal bir düşünme
ortaya koyan Orta Çağdaki yorumcularıyla birleştiren ve ayıran odak noktalarını
ve ayrılma noktalarını ortaya çıkarmaya izin verir. Kültürü ve tarihi Doğu ve
Batı arasında; Antikite ve Orta Çağ arasında bir kavşak noktasında bulunan
Türkiye’nin, bu dikkate aldığında kitabımızın önemini ve değerini takdir
edebileceğini düşünüyorum.
Burada meslektaşım
Profesör Özcan Zeki'ye, bu eseri felsefeyle ilgilenen Türk okuyucusuna
tanıttığı ve böylece Antik Felsefenin kurucu metinlerini çeviren ilk kişiler
olan Orta Çağ Müslüman çevirmenler gibi bir düşünmenin aktarılması ve yayılması
rolünü üstlendiği için saygılarımı sunmak istiyorum. Profesör Ozcan Zeki’nin
girişimi Antik düşünürleri tanımamızı sağlayan Orta Çağ’ın bu ünlü
çevirmenlerinin ve yorumcularının doğru çizgilerini sürdürmektedir.
Profesör Ozcan
Zeki’nin çalışmasını nitelemek için Fransızcadaki “truchement”kelimesini
kullandım; “truchement”“aracılığıyla”demektir ve Fransızcaya Arapçadan
geçmiştir; Arapçadaki karşılığı “çevirmen, yorumcu”anlamına gelen ترجمان’dır (tourdjoumân)[2]; profesör Ozcan Zeki’nin çevirisiyle yani
aracılığıyla bu kitap yeni okuyucularla buluştu.
Burada şunu
hatırlatmak yararlıdır: Çeviri çalışması tümüyle bir düşünce ya da yazı
içeriğinin literal olarak aktarılmasına ya da çevirisine indirgenemez; fakat
zorunlu olarak anlamanın ve yorumlamanın bir biçimini de gerektirir. Çevirmek
aynı zamanda yorumlamak ve yorumlamak da bir düşünce içeriğini kelimelerle
ifade etmek değil midir? Aristoteles’in Peri
hermeneias’ında ya
da Latincedeki adıyla le De
interpretatione’da ifade edildiği
gibi yorumlamak tam da bir iç düşüncenin içeriğini sadece bir tek ve aynı şeye
referansta bulunarak dış logos
apophantikos (önermesel söylem) aracılığıyla yorumlamaktan ve çevirmekten
ibaret değil midir?[3]
Sonuç olarak Ozcan Zeki’nin çalışması noetik ve
kozmoloji, logos ve mantık gibi önemli ve temel konularda sonraki
tartışmaları başlatan ve zenginleştiren çevirmenlerin ve yorumcuların
yorumladıkları, hatta yeniden düşündükleri Antik düşüncenin zenginliğini Türk
okuyucularına gösterdiği için değerlidir.
MICHEL FATTAL
[1] Bu
konuda bkz. Özellikle Pour un nouveau
langage de la rAlson. Convergences entre l’Orient et l’Occident, (Aklın
Yeni Bir Dile DAlr: Doğu ve Batı Arasında Ortak Noktalar) Préface par P.
Aubenque, Paris, Beauchesne, “Bibliothèque des Archives de Philosophie, 50 ”
1988, traduit en italien et en polonAls sous les titres suivants : Per un nuovo linguaggio della ragione.Convergenze
tra Oriente e Occidentale, Trad. italienne par Simona Cives, Cinisello
Balsamo (Milano), Edizioni San Paolo, coll. “Universo Filosofia, 27 ” 1999;
Logos. Miedzy Orientem A Zacodem, Trad.
polonAlse par Piotr Domanski, avec la collaboration scientifique de K. Pachniak
et M. Olszewski, Varsovie Wydawictwo Ifis Pan (Institut de Philosophie et de
Sociologie de l’Académie PolonAlse des Sciences), 2001.
[2] XII.
Yüzyıldan XX. Yüz yıla kadar Drogman, tercüman, (bozulmuş Grekçe’de δραγουμάνος,
dragoumanos dragoumanos,
truchement=tercüman) Batılıların Yakın ve Orta Doğu’da veya/ve Osmanlı
İmparatorluğunun Batılılarla ilişkiler kurmkla görevli kişilerine tercümanlık
yapan kişi anlamına geliyordu
[3] Bu
konuda bkz, M. Fattal, “Exégèse et originalité chez Plotin ” in M. Fattal, Existence et identité, Logos et technè chez Plotin, Paris, l’Harmattan, “Ouverture Philosophique ” 2015,
p. 14 sq.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder