KAVRAMLARI AKIL MI MÜDRİKE Mİ DÜŞÜNÜR
Bu çeviri çevirmenlik hayatımda bir dönüm
noktası olmasa bile terminoloji açısından önemli bir aşamadır. İlk çevirim 1996
yılında basılan dokuzluklardan seçmelerdi; daha sonra Plotinos’un Dokuzluklar’ından
Birinci ve Beşinci Dokuzluk’un tam metinlerini ve bunlara ek
olarak Aristoteles’in Ruh Üzerine’sini ve Nikomakhos’a
Etik’ini çevirdim. İlk Plotinos çevirimden itibaren Batı dillerine intelekt
diye geçen terimi akıl değil de zekâ diye karşıladım. Ruh Üzerine’nin
son baskısına kadar bu kullanımı değiştirmedim. Cogito’da
yayınlanan “Aristoteles’te Noûs”adlı makalemi dikkate alarak Noûs’un
dilimizde karşılığı olmadığını düşündüğümden Grekçe imasıyla yazdım. Ancak
elinizdeki bu çeviriyi yaparken Noûs’un eyleminin konusu olan bölünemezleri,
kavramları bilme tarzını dikkate aldığımda bu kavramın dilimizdeki karşılığının
müdrike olduğunu fark ettim.
νοῦς’a (noûs) müdrike
karşılığını verirken, dil felsefesinin imkanlarını kullandım. Bu
amaçla,
1. Önce
Austin’in Oxford Üniversitesi’nde en uygun anlamı belirlerken yaptığı gibi, kullanılabilir
“mümkün şu kelimeler”ailesini tespit ettim; “akıl”, “zihin”, “zeka”, “bilinç”, “anlama
yetisi”, “sağ duyu”, “us”vs. gibi kelimeleri belirledim.
2. Bundan
sonra Wittgensteincı ilkeyi, “kelimenin anlamını doğru kullanımları dikkate
alarak aydınlatma”ilkesini uyguladım. İlk maddedeki kelimelerin her birinin doğru
kullanıldıkları durumları dikkate aldım; bu durumları noûs’un
kullanıldığı durumlarla karşılaştırdım. Bunlardan müdrike dışında
hiçbirinin noûs’un karşılığı olamayacağını tespit ettim.
3. Son olarak müdrike kelimesinin
dilimizde doğru kullanımlarını dikkate aldım νοῦς’un (noûs)
dilimizdeki karşılığının müdrike olduğunu tespit ettim.
Konuyu Grekçe’ye çok hakim değerli akademisyen
Saygın Günenç ile de müzakere ettim. Bütün bunların sonucunda noûs’u
müdrike diye çevirdim. Müdrike’yi kullanmaya karar verince noûs’la
ilgili bir dizi kullanımı bu eksende kullandım. Bu kelimeler şunlardır:
νοεῖν (noein): idrâk etmek
νόησις (noêsis): idrâk eylemi
νοῦς (noûs): Müdrike
νοήμα (noêma): İdrâk edilen
νοήματα (noêmata):
idrâk edilenler
νοήτα (noêta):
idrâk edilebilir olanlar
νοητων (noêton) idrâk
edilebilir olan
Burada okuyucu müdrike kullanımına karar
verirken müdrikenin hangi ölçütlerini dikkate aldığımı sorabilir. Buna cevabım
şöyledir:
1. İdrâk uzun veya kısa bir düşünme sürecini
gerektirir; bu sürecin son etabıdır; süreç olmadan idrâk olmaz Bu haliyle idrâk
bir anda gerçekleşen sezgiye karşıttır.
2. İdrakin konusu bölünemezler kavramlardır.
Müdrike bunları idrâk etmek için duyumlamaya ihtiyaç duymaz.
3. İdrâk akıl yürütme ya da çıkarım değildir;
öncüllere de ihtiyaç duymaz.
4. İdrâk empirik olmadığından doğru, mantıksal
olmadığından zorunlu değildir; doğrudandır, tamdır ve kesindir.
5. İdrâk tamamlanmış düşünmedir, düşünme
tamamlanmadan idrâk olamaz.
Bütün bu özellikler sadece müdrikede vardır. Bu
nedenle kavramları kuşatıcı ve doğrudan bilmeyi idrâk etme diye niteledim; idrâki
de müdrikenin eylemi kabul ettim.
Kullanım konusunda bir başka önerim de “düşünme”ye
ilişkindir. Gerek gündelik dilde gerekse felsefi metinlerde olsun zihnin bir
etkinliği olarak büyük çoğunlukla “düşünce”kullanılır. Yıllar önce bir felsefe
profesörü bu kullanımın yanlış, doğrusunun da “düşünme”olduğunu söylemişti.
Yaygın kullanım “düşünce”olduğundan bu tespitin üzerinde durmamıştım. Ancak bu
kitabı çevirirken idrakin düşünme sürecinin sonunda gerçekleştiğini fark edince,
o profesörün dediklerini hatırladım; “düşünce”yerine “düşünme”denilmesi
gerektiğini kabul ettim. Batı dillerinde de düşünmenin belli bir sürede
gerçekleşen eylem olduğunu tespit ettim. Gramatikal açıdan “düşünme”nin
“duyumlama”“deneyleme”“imgeleme”“hatırlama”gibi bir ad eylem olduğunu dikkate
aldım sonuç olarak yazarın Fransızcada kullandığı “pensée” kelimesini “düşünme”diye
çevirdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder