21 Ocak 2022 Cuma

Çıkmak Üzere olan Dil Felsefesine Giriş'in Önsözü

 

                                ÖNSÖZ

Bu kitap dil felsefesi serisi planımda yer almıyordu. Çalışmalarımı “Searle’de Zihinsel Paradigma” adlı kitabın yazımıyla sürdürüyordum. Araştırmamı oldukça ilerletmiştim; pek çok önemli konunun yazımını bitirmiştim. Fakat kitabı tamamlamayı erteledim; bu giriş kitabını yazmaya karar verdim. Pek çok kişi bana hep şunu diyordu: “Kitaplarınızı anlamak için belli bir birikim gerekiyor. Oysa biz buna sahip değiliz. Yine de dil felsefesini öğrenmek istiyoruz. Bu nedenle keşke bir giriş kitabı yazmış olsaydınız!” Ben de hem onların isteklerini karşılamak hem de özellikle zihin felsefesi gibi son derece karmaşık konuları yazmaya bir mola vermek için bu kitabı yazmaya karar verdim.

Bir konuda Giriş kitabı yazmak oldukça zordur; alanı tanımaya başlangıç eseriyle adım atmak daha da zordur; çünkü ülkeyi veya bölgeyi tam bilmeden harita ya da kroki çizmeye benzer. Giriş kitabı için belli bir birikim gerekir. Ben ancak şimdi kendimi hatasıyla sevabıyla böyle bir kitabı yazabilecek durumda hissediyorum.

Yazdığım ve yazmakta olduğum kitaplar biyografik nitelikteydi. Bunlarda ele aldığım filozofların görüşlerini ortaya koymaya çalıştım. Oysa bu Giriş kitabımın konuları problematiktir. Burada sadece dil felsefesinin önemli konularına değindim; önceki kitaplarımda söylenenleri dikkate aldım; geliştirdim, sistematize ettim, bütünlüğe kavuşturmaya çalıştım; yeni ve kendime özgü bir perspektif belirledim. Yazarken hareket noktam şuydu: “Kurumlar araçlar gibidir; ortaya konma amacı ve fonksiyonları vardır. Bir kurum ne kadar gelişirse gelişsin başlangıçtaki fonksiyonu sabit kalır. Kurumları anlamak, fonksiyonlarını anlamakla mümkündür. Dil de bir kurumdur. Dili anlamak günümüzdeki halini değil; ilk durumunu ve ne işe yaradığını dikkate almakla mümkündür.” Dil ne işe yarar? Dili anlamak için bu soruyu sormalıdır. Ben de öyle yaptım. Dilin ilk halini dikkate aldığımda şu cevabı buldum: Dil bir şey bildirmeye ve yaptırmaya yarar. “Bildirme ve yaptırma aracı olarak dil” fikri kitabımın bütününe hakimdir; pek çok konuyu bu fikirden hareketle temellendirdim.

Kitabımın iki temel konusu vardır: Dil ve anlam. Önce ana ve alt başlıklar şeklinde ele aldım. Kitabımda önceki yayınlarımızda olmayan arka plan gibi bazı önemli konulara yer verdim; önermesel tutumlar, dil mantık ilişkisi gibi konuları daha ayrıntılı yazdım.

Burada dil mantık ilişkisine dair satırlarım hakkında bazı şeyler söylemek ihtiyacı duyuyorum. Konuya dil felsefesi kitaplarımda çok özet ifadelerle değinmiştim. Bu ilişkiyi daha sonra uzun zaman düşündüm; bu kitabı yazarken düşüncelerimi, ulaştığım sonuçlar olarak ifade ettim. Düşüncelerimi ifadeye temel olması için bazı tarihsel verilere başvurdum; bu verilerden hareketle görüşlerimi ortaya koydum. Bunu teorik bir zeminde değil; dilin kullanımını esas alarak yaptım. Konuyla ilgili düşüncelerim her tür değerlendirmeye açıktır. İlgililerin bunu yapacaklarını ummak istiyorum.

Konuları ele alırken olabildiğince teknik terim kullanmamaya çalıştım. Fakat bu, her zaman mümkün olmadı. Bazen zorunlu olarak felsefi terimleri kullanmak zorunda kaldım. Elden geldiğince konuyu örneklerle açıklamaya çalıştım. Örneklerin kendi kültürümüze ve dilimize uygun olmasına özen gösterdim. Bir giriş kitabı olduğundan metin içinde dipnotlar göstermemeyi uygun gördüm. Okuyucuyu böylece dipnotları izleme sıkıntısından kurtarmayı amaçladım.

Bu Giriş kitabı dil felsefesi için bir demodur; onun hakkında bilgi verir; ilgi uyandırmayı amaçlar; ön anlamayı sağlar; ancak onun yerine geçemez; gereklidir, ama yeterli değildir; çünkü dil felsefesi burada anlattığımızdan daha fazla bir şeydir. Dil felsefesi filozofların saptamalarının tümüdür. Bu disiplinin ne olduğunu ana hatlarıyla değil; ayrıntılı biçimde anlamak için yazdığımız önceki biyografik çalışmalar okunmalıdır. Bunu önemle vurgulamak isterim.

2 yorum: