ORTAÇAĞ'IN BÜYÜK HATASI: MANTIĞI TEOLOJİK AMAÇLARLA KULLANMAK
Burada
Aristoteles mantığının Ortaçağ’da kullanımıyla ilgili bir değerlendirme yapmak
istiyoruz. Ortaçağ’da İslam Dünyasında ve Hristiyan dünya mantık iki amaçla
kullanılmıştır: a) Rasyonel felsefe yaparken b) Teolojik amaçlarla. Aristoteles
mantığın rasyonel felsefe için kullanımında bir problem yoktur. Çünkü Ortaçağ rasyonalistleri mantığı tıpkı Aristoteles
gibi metafizik yapmak için kullanıyorlardı. Oysa Aristoteles mantığının teolojik amaçlarla
kullanılması büyük bir yanlışlıktı; çünkü mantık teolojik amaçlarla icat
edilmemişti. Yukarıda söylediğimiz gibi Aristoteles mantığı dünyadaki her nesnedeki
bireysel töze kategorilerden birini yüklemedir. Her bir önerme bir kişi ya da töz
hakkındadır. Töz yani birey dokuz kategoriden birini yüklem olarak alır. On kategorinin her biri empirik dünyanın
özelliklerinden soyutlamayla elde edilmiştir. Aristoteles’in bildiği bir
dünyadan hareketle ve bildiği bir dünyayı anlatmak için belirlediği
kategoriler, bilmediği bir dünyanın bilmediği varlıklarını ve bunların dünya
ile ilişkilerini anlatması imkansızdır. Örneğin töz kategorisi birey olan
insanı ya da nesneyi ifade eder. İnsan ve nesne empirik bir varlıktır ve
nitelikleri de empiriktir. Oysa teologların mantığı uygulayarak açıklamaya
çalıştıkları Tanrı insan ya da nesne gibi töz değildir. O’nun dünyadaki
bulunuşu ve dünya ile ilişkileri doğrudan gözlemlenemez. O nedenle tözleri ilişkin önermeler oluşturmak
için kullanılan mantık Tanrı’yı anlamak
ve anlatmak için kullanılamaz; töze yüklenen kategoriler Tanrı’ya yüklenemez; Tanrı
mantıksal çıkarımların konusu olamaz.
Bunun en açık
kanıtı Aristoteles’in kendisidir. Aristoteles Tanrı ya da Noûs için töz
terimini kullanmaz; çünkü o, saf fiildir. Onda aktülleşmemiş hiçbir şey yoktur.
O kaynaktır; ama taşyıcı değildir. Oysa her tür töz niteliklerin taşyıcısıdır.
O nedenle töz olmayan Saf Fiil halinde olan İlk’e nitelikler yüklenemez. Aristoteles’in Tanrısı
kategoriler yardımıyla değil, karşıtlık aracılığıyla verilmiştir. Bu Tanrı
hareket etmeyen hareket ettiricidir; hem düşünen hem de düşünülen varlıktır.
Empirik dünyada bireysel tözlerde bulunmayan karşıt nitelikler onda
bulunmalıdır. Karşıtlıkları içermesi onun mantığın objesi olmamasını
gerektirir. Buradan hareketle
diyebiliriz ki, olumsallığın kaynağı olan ve karşıtlık ya da a priori açıklık ile verilen
varlıklara değil mantık olumsal varlıklara uygulanır. Kısaca söylersek İ.S. ilk yüzyılda
apolojistlerle başlayan ve günümüze kadar gelen inanç objelerine mantığın
uygulanması tarihin en büyük metodolojik yanlışlarındandır. Başka bir deyişle
teolojik ifadeleri önerme kategorisine dahil edemeyiz.
Kısa ve öz teşekkürler.
YanıtlaSilÇok önemli bir tespit hocam. Saygılar
YanıtlaSil