ÖNSÖZ
Bu kitap dil felsefesi serisi
planımızda yer almıyordu. Çalışmalarımı “Searle’de Zihinsel Paradigma” adlı
kitabın yazımıyla sürdürüyordum. Araştırmamı oldukça ilerletmiştim; pek çok
önemli konunun yazamını bitirmiştim. Fakat kitabı tamamlamayı erteledim; bu
giriş kitabını yazmaya karar verdim. Pek çok kişi bana hep şunu diyordu: “Kitaplarınızı
anlamak için belli bir birikim gerekiyor.
Oysa biz buna sahip değiliz. Yine de dil felsefesini öğrenmek istiyoruz. Bu
nedenle keşke bir giriş kitabı yazmış olsaydınız!” Ben de hem onların isteklerini karşılamak hem
de özellikle zihin felsefesi gibi son derece karmaşık konuları yazmada bir mola
olması için bu kitabı yazmaya karar verdim.
Bir konuda Giriş kitabı yazmak
oldukça zordur; alanı tanımaya başlangıç eseriyle adım atmak daha da zordur;
çünkü ülkeyi veya bölgeyi tam bilmeden harita ya da kroki çizmeye benzer. Giriş
kitabı için belli bir birikim gerekir.
Ben ancak şimdi kendimi hatasıyla sevabıyla böyle bir kitabı yazabilecek
durumda hissediyorum.
Yazdığım ve yazmakta olduğum kitaplar
biyografik nitelikteydi. Bunlarda ele aldığım filozofların görüşlerini ortaya
koymaya çalıştım. Oysa bu Giriş kitabımın konuları problematiktir. Burada sadece
dil felsefesinin önemli konularına değindim; önceki kitaplarımda söylenenleri
dikkate aldım; geliştirdim, sistematize ettim, bütünlüğe kavuşturmaya çalıştım.
Yeni ve kendime özgü bir perspektif
belirledim. Yazarken hareket noktam şuydu: “Kurumların fonksiyonları vardır.
Kurum ne kadar gelişirse gelişsin başlangıçtaki fonksiyonu sabit kalır. Kurumlar
araçlar gibidir; ortaya konma amacı ve fonksiyonları vardır. Kurumları anlamak, fonksiyonlarını anlamakla
mümkündür. Bütün kurumlar fonksiyonalist tarzda ele alınmalıdır. Dil de bir
kurumdur. Dili anlamak günümüzdeki halini değil; ilk durumunu ve ne işe
yaradığını dikkate almakla mümkündür.” Dil ne işe yarar? Dili anlamak için bu soruyu sormalıdır. Ben de öyle yaptım. İlk halini dikkate
aldığımda şu cevabı buldum: Dil bir şey bildirmeye ve yaptırmaya yarar.
“Bildirme ve yaptırma aracı olarak dil” fikri kitabımın bütününde izlediğim bir
kılavuz oldu.
Kitabımın içeriğini belirlerken bir
eksen çizdim; eksenin bir ucuna dili ve diğer ucuna da anlamı koydum. Kitabımın
içeriğini bu iki ana başlığın alt başlıkları oluşturmaktadır. Kitabımda önceki
yayınlarımızda olmayan arka plan gibi bazı önemli konulara yer verdim; önermesel
tutumlar, dil mantık ilişkisi gibi konuları daha ayrıntılı yazdım.
Konuları ele alırken olabildiğince teknik
terim kullanmamaya çalıştım. Fakat bu, her zaman mümkün olmadı. Bazen zorunlu olarak felsefi
terimleri kullanmak zorunda kaldım. Elden geldiğince konuyun örneklerle
açıklamaya çalıştım. Örneklerin kendi kültürümüze ve dilimize uygun olmasına
özen gösterdim. Bir giriş kitabı olduğundan metin içinde dipnotlar göstermemeyi
uygun gördüm. Okuyucuyu böylece dipnotları izleme sıkıntısından kurtarmayı
amaçladım.
Bu Giriş kitabı dil felsefesi için
bir demodur; onun hakkında bilgi verir; ilgi uyandırmayı amaçlar; önanlamayı
sağlar; ancak onun yerine geçemez; gereklidir, ama yeterli değildir; çünkü dil
felsefesi burada anlattığımızdan daha fazla bir şeydir. Dil felsefesi filozofların
saptamalarının tümüdür. Bu disiplinin ne olduğunu ana hatlarıyla değil; ayrıntılı
biçimde anlamak için yazdığımız önceki biyografik çalışmaların okunması
gerekir. Bunu önemle vurgulamak isterim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder