17 Mayıs 2020 Pazar

İNSANA iLİŞKİN TEORİLERİN SONU





İnsana İlişkin Teorilerin Sonu mu?



Bu konudaki açıklamalarımı son derece önemli bir tezle bitirmek istiyorum. Bu tez şudur: Teoriler dönemi artık kapanmıştır. Tezi savunan, Cris Anderson’dır. Jannis Kallinikos da Fransızcaya çevrilen “fin des théories” adlı makalesinde bu tezi savunur. Bu tez sonuçları itibariyle çok önemlidir. Çünkü insan ve topluma ilişkin tasavvurlarımızı kökten değiştirebilecek empirik bir form içinde sunulmuştur. Biz de bu makaleden yaptığımız özetle teorilerin sonu tezini tanıtmaya çalışacağız.

Kallinikos’a göre bilimlerde teorisiz bir dönem başlamıştır. Verilerin analizi, bilginin diğer teorik biçimlerinin gitgide terk edilmesine yol açmaktadır. Hayatın çeşitli durumlarını artık kognitif problemler gibi tanımlamaktayız. Kavramsal analizler bundan böyle geçersizdir.

Yazar sözlerini daha sonra şöyle sürdürmektedir: Algılama hayatın bir parçasıdır; büyük ölçüde kültür tarafından biçimlendirilmişse de onun kökleri duyumlamaların merkezi olan beyindedir. İnsan zihni kavramsal ya da soyut, kognitif işlemler yapar. Böylece insan deneyimi ve bilgisi, duyuluru ve düşünülürü birbirine bağlar.

Çağımızın özelliği, pek çok veriye sahip olmadır. Çağımız şuna inanır: Titiz biçimde derlenmiş ve doğru olarak okunmuş veriler bize bir ayna sunar. Bu aynada ilk defa kendi hakiki yüzümüzü görebiliriz.

Teknolojinin ve gündelik hayatın iç içe geçtiği bir bağlamda, veriler bize kim olduğumuzu, bedenimizi (onun hakkında sahip olduğumuz bilincin ötesinde) nasıl hissedebildiğimizi söyleyebilir; toplumumuzun ve organizasyonlarının nasıl işlediklerini anlatabilir; hangi arkadaşları seçeceğimizi, hangi topluluklara katılacağımızı, paramızı nasıl harcayacağımızı vs. bildirebilir.

Bu, oldukça dikkat çekici açıklamalarını Kallinikos, empirik bir örnekle daha somut olarak temellendirirken şöyle bir soru sorar: 80 milyon X ışını demetinden ne öğrenebiliriz? Cevabı şudur: Pek çok şeyi, örneğin yaşlanmanın sırrını. X ışınlarıyla çalışan bir scanner, kemiklerimizin içten nasıl yaşlandıklarını bize gösterebilir

Bireylerin çeşitli durumlarına ilişkin pek çok bilgi ve veri, güvenli biçimde toplanıp biriktirilmektedir. Artık günümüzde

teorisiz veriler gittikçe çoğalmaktadır; kavramsal analizlerimiz önemlerini her gün yitirmektedir.

Verilerin analizleri bilginin bütün biçimlerine yaygın olarak uygulanmaktadır.

Realite uzun bir analitik yolculuktan sonra, kognitif küllerinden doğmaktadır.

Kallinikos’a göre bu gelişmeler sadece bilimsel bilgiyle sınırlı değildir. Onlar enformasyonlara ilişkin bir altyapı aracılığıyla sosyal dokunun içine işlemişlerdir. Bu durum, enformasyon ve iletişim teknolojilerinin, kültürel ögelerin ve bu ögelerin yaydıkları bilgilerin günlük hayatımızın içine girmelerine izin verir.

Bu gelişmenin önemli bir sonucu şudur: Varoluşumuzun ele avuca sığmaz görünüşlerini teknolojilerle biçimlendirebiliriz ve kontrol edebiliriz. Artık yeni bir gündelik hayat ortaya çıkmaktadır. Gündelik aktivitelerimiz teknolojik olarak üretilmiş verilere gitgide daha çok dayanmaktadır. Artık aktivitelerimiz, internetten ya da diğer iletişim ağlarından gelen enformasyon modüllerinin bütününden hareketle yapılmaktadır.

Hayatın durumlarını kognitif problemler gibi görme eğilimindeyiz. Bu problemlerin doğası navigasyon terimleriyle okunur. Örneğin bir film nasıl indirilebilir? Bir arkadaş ya da bir partner nasıl bulunabilir? gibi problemler modern teknolojilerin ve onlara bağlı hayat biçimlerinin sağladıkları verilerden ve enformasyonlardan hareketle gerçekleştirilebilen hesaplamalarla çözülebilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder