16 Nisan 2024 Salı

HINTIKKA'YA GÖRE DESCARTES ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKARIR.

 

HINTIKKA’NIN DESCARTESÇI

 “COGİTO” YORUMU

Giriş’imizde söylediğimiz gibi Hintikka analitik-dil filozofu olmasına rağmen diğer dil filozoflarının aksine felsefe tarihiyle de ilgilenmiştir. Ancak onun felsefe tarihine yaklaşımı kronolojik değil, problematiktir daha doğrusu hermennötiktir. O, felsefe tarihini baştan sona bir felsefe tarihçisi gibi ele almamıştır; Antik ve modern bazı filozofların sadece kendince önemli saydığı görüşlerini yeniden yorumlamış, çokça tartışılan problemleri yeniden ele alıp mantıksal analizlerle çözmeyi önermiştir. Hintikka’nın kendi metodolojisi açısından ele aldığı filozoflardan biri de Modern felsefenin kurucusu kabul edilen Descartes’tır. O, Descartes’ın kesin bilginin imkanını temellendirirken kullandığı ünlü formülün analitik bir değerlendirmesini yapar. Hintikka Descartesçı Cogito’ya oldukça erken dönemde ilgi duymuştur ve bu ilgisini de hiç kesmemiştir; 1961’den beri bu konuda bir dizi makale yayınlamıştır. Hintikka’da Cogito’nun iki tür yorumu vardır: Cogito a) performarif ifadelerdir, b) mantıksal çıkarımdır. Hintikka görüşlerini başta  Cogito ergo sum : Inference or Performance ? ” (Cogito ergo sum: Çıkarım mı ya da adlı makalesi[1] olmak üzere diğer makalelerinde ortaya koyar.

 Şimdi biz bu konuya değineceğiz.

 

1 PERFORMATİF YORUM

Hintikka Cogito’yu 1962’den itibaren yazdığı makalelerinde[2] pek çok defa performatif ifadeler olarak yorumlamıştır. Bu yorumun hareket tarzı önermelerden yargılara geçiştir. Hintikka yorumlarında önermeleri değil yargıları esas alır. Önermeler doğru ya da yanlış olabildikleri halde söylem edimleri olarak düşünülen yargılar gerçekleştirilebilir veya gerçekleştirilemez.

Performatif yoruma göre

Deascartes Cogito’dan sum’u (varım) çıkarmaz; fakat bir düşünme edimini gerçekleştirerek kendi varlığını kendisine kanıtlar. Cogito ifadesi Sum’un (varım) çıkarsandığı bir öncül oluşturmaz. Fakat düşünce devam ettiği sürece Deascatres’a var olduğuna ilişkin bir düşünce edimi verir.[3]

Cogito'nun deneyiminde esas amaç, doğruluk veya yanlışlık açısından yargının farklı bölümlerinin bağlantısını göstermek değildir, daha ziyade bir konuşma edimi olarak "Ben varım" yargısının gerçekleştirilmesidir. Hintikka, bu yorumunda varoluşsal tutarsızlık kavramına dayanır.

 

 

Bunu şu şekilde tanımlar: “p ve a vardır” önermesi genel anlamda çelişkili ise p önermesi, p diyen a kişisi için varoluşsal olarak tutarsızdır. Eğer a kişisi için p varoluşsal olarak tutarsızsa, p olmayan, a için varoluşsal olarak kendi kendini doğrulamaktadır. "Ben var değilim ve ben varım" önermesi terimin alışılagelmiş anlamında çelişkili olduğundan ve "ben" her zaman konuşmacıyı temsil ettiğinden, "Ben varım" önermesi her konuşmacı için kendini doğrulayan niteliktedir." [4]

 

Hintikka’nın performatif Cogito yorumunun temeli söz edimleridir, daha doğrusu Searle’ün ve Vavderveken’in anladıkları anlamda söz edimleridir. Bu yorumun doğal yolu, söz edimlerini hesaplama biçimidir. Bu tür hesaplamalarda edimsözsel amaç temeldir Hintikka’nın yorumunu iyi anlayabilmek için kullandığı çerçeve olan söz edimleri hakkında kısa bir açıklama yapalım. Söz edimlerine göre konuşan açıklayıcı bir söz söyleyerek performatif ifadenin başarılı olması halinde bir nesne durumunu ifade eder. Searle’ün ve Vanderveken’in söyledikleri gibi bir açıklama sözü bir şey söyleyerek dünyayı değiştirir. Açıklama amacıyla söylenen sözde konuşan sadece başarılı performatif oluşundan dolayı bir önerme içeriğin temsil ettiği nesne durumlarına dile getirir.[5] Açıklayıcı sözcelerin örnekleri şunlardır: “Bir karar almak” “…ad vermek” “…i aforoz etmek”, “bir çifti karı koca ilan etmek.” vs. Bir açıklamanın başarılı bir açıklama olması (örneğin savaş ilanında olduğu gibi) önerme içeriğiyle reel dünya arasındaki uygunluğu garanti eder.

Onun önerdiği Cogito’nun performatif yorumuna göre Cogito edimsözel açıdan imkansız mümkün dünyalarda bir açıklayıcı ifade gibidir. Edimsözel açıdan imkansız mümkün dünya kavramı şöyle betimlenebilir: D bir mümkün dünya a da D’de gerçekleştirilen söz ediminin konusu olsun. D sadece ve sadece D(v) v dünyasının bir alanı ise edimsözel açıdan imkansızdır. [6]

Cogito'nun deneyiminde esas amaç, doğruluk veya yanlışlık açısından yargının farklı bölümleri arasındaki bağlantıyı göstermek değildir, daha ziyade bir konuşma edimi olarak "Ben varım" yargısının gerçekleştirilmesidir. Hintikka, yorumunda varoluşsal tutarsızlık kavramına dayanır. Bunu şu şekilde tanımlamaktadır: Eğer “p ve a vardır” önermesi alışılmış anlamda çelişkili ise, p diyen a kişisi için p önermesi varoluşsal olarak tutarsızdır.[7]

Descartes’ın “varım” ifadesinin performatif açıdan kusurludur yani başarısızdır; çünkü açıklayıcı gibi göründüğü halde hiç de öyle değildir.

Hintikka’nın yorumu söz edimleri düzeyine değil de bu edimlere dayalı önermeler düzeyinde yapması, cogito'nun performatif yorumunu etkilemez; çünkü Cogito’nun performatif yorumu söz edimlerinin uygun terimlerle ve biçimsel tarzda açıklanmasını gerektirir.

Hintikka’ya göre Cogito bir performans yani açıklama ise bu özel açıklamanın açıklama olduğunu söylemekle yetinilmemelidir; ayrıca uygun da olmalıdır. Çağdaş bazı Cogito yorumcuları Descartes’ın sözlerini “René düşünüyor; o halde varım.” şeklinde yazarak bunun performatif yani açıklayıcı olduğunu iddia etmektedirler. Oysa bu, Descartes’ın ağzından çıksa bile ikna edici değildir. René’nin açıklamasını duyan, dış dünyadaki bir tanık olmalıdır.[8]

 

Hintikka’ya göre Descartes bir yandan varoluşsal önvarsayımla birlikte mantıkta “var olduğumu ifade ediyorum” önermesinden “ben varım” önermesini çıkarır. Öte yandan, Descartes’ın düşüncesi, gerçekte var olmayan bireyin ürettiği zihinsel eylemleriymiş gibidir.

Edimsözel yaklaşım

 

Hintikka daha sonra şunları söyler: Edimsözel mantık çerçevesinde süjelerin söz edimleri gerçekleştirdikleri dünya imkansız değildir. Sonuç olarak “Varım.” zorunlu olarak doğrudur ve edimsözel açıdan mümkün her dünyada söz ediminin yaptırıcılığı, mantıksal olarak totolojinin de önceden bilindiği bir dünyada mümkündür.

Hintikka sözlerini şöyle sürdürür: İkinci Düşünce’de Descartes demektedir ki, “Kendimi tasavvur ediyorum, varım.” Bu, kesindir. Fakat ne kadar zaman? Descartes’ın cevabı şudur: Yani düşündükçe. Çünkü düşünmediğim zamanlar da vardır. Düşünmeyi durudurusam o zaman kendimi tasavvur etmeyi ve var olmayı da durdururum.

Görüldüğü gibi Cogito’ sıkı sıkıya zaman ve zamansallığa bağlıdır. Oysa varolmanın gerçekte zamansallıkla ilgisi yoktur. Cogitonun zayıf yanlarından biri budur. Öbür yandandan Descartes edimsözel olarak imkansız dünyalarda yaşamaktadır. Çünkü sözlerinin muhatabı yoktur. Oysa insan mümkün dünyalar semantiğinde insanın hep bir muhatabı vardır ve konuşması da edimsözeldir.

Edimözel açıdan imkansız yani muhatabın olmadığı bir dünyada yaşamanın imkansızlığı mümkün dünyalar semantiğine göre Descartes’ın “düşünüyorum.”dan “varım.”ı çıkarmasını imkansızlaştırmaktadır. Mümkün dünyalar semantiğinde “Düşünüyorum.” ve “Varım.” birbirine öncülün sonuca bağlandığı gibi bağlanmaz; fakat sürecin yol açtığı sonuca bağlandığı gibi bağlanır. Hintikka’ya göre

Cogito'nun varım’la ilişkisi bir öncülün sonuçla ilişkisi değildir. Onların ilişkileri daha çok bir süreçle sürecin sonucunun ilişkisi gibidir. Tıpkı müzik sesinin enstrümanı çalmanın ve ışığın bir ışık kaynağının sonucu olduğu gibi kendi varlığımın şüphe götürmezliği onu düşünmemden doğan sonuçtur.

COGİTO MANTIKSAL ÇIKARIMDIR TEZİNİN YORUMU

Hintikka Cogito’nun performans olduğu şeklindeki tezlere ilişkin yorumları böyledir. Şimdi ikinci teze yani Cogito çıkarımdır görüşüne ilişkin düşüncelerini görelim.

Hintikka’nın bu konudaki düşüncelerini anlayabilmek için önce karşı çıktığı Cogito’nun mantıksal çıkarım olduğuna ilişkin tezleri görelim. Başta Husserl olmak üzere bazı filozoflar Cogito’nun mantıksal çıkarım olduğunu kabul ederler. Onların yorumlarına göre Cogito mantıksal bir önerme olarak anlaşılabilir. Önerme sanki klasik, modus ponens ile inşa edilmiş gibidir. Bilindiği gibi modus ponens, eğer A önermesi doğruysa ve eğer A doğru olduğunda, B de doğruysa, o zaman B doğrudur: Bir modus ponens olarak Cogito şu şekilde yazılabilir:

B(a) => (Örn) [x=a & B(x)].[9]

Şimdi bir modus ponens düşünme biçimi olarak Cogito’ hakkında Husserl’in temel olacak doğrulukla ilgili görüşlerine kısaca yer verelim.

Husserl’e göre modus ponens mutlak kesinlik ilkesine dayanır. Bu ilkeye göre doğruluk yasaları kesindir ve ezelidir; doğa yasalarından ayrıdır. Doğruluk içerme bakımından mantıksal gerçekliklerle olgusal gerçeklikler arasında fark yoktur; doğruluk bir olgu değildir. Saf yasa bilgimizin şimdiki durumuyla uyumlu doğa yasalarından bağımsızdır. Doğruluk insanlar için melekler için veya tanrılar için bir ve aynıdır. Doğruluğun bu yasaları şu ya da bu zorunluluğa bağlamak isteyen psikolojizmin veya başka göreceliliklerin yapaylıklarıyla ilişkisi yoktur.

Husserl bu ifadeleriyle şunu kabul eder: Cogito saf mantık öçütleriyle kavranabilir. Husserl’e göre bu tezi Gassendi’nin tezini içerir. Husserl bunu söylese de gerçekte görüşlerinin Gassendi’ye uygunluğu oldukça kuşkuludur. Bilindiği gibi Gasseni Descartes’ın bilgi teorisine karşı çıkar. Descartes’a yazdığı mektuplarından birinde ironik biçimde demektedir ki, “Ambulo ergo sum.” (Yürüyorum, o halde varım.)[10] Gassendi’ye göre “Düşünüyorum, o halde varım.” ifadesi, yapı bakımından “Görüyorum, o halde varım”, “Hissediyorum, o halde varım.” ifadeleriyle aynıdır. Kısca söylersek gerçekte akıl yürütme hiç de düşünmeye bağlı değildir.

 Bu kısa giriş bilgilerinden sonra şimdi Hintikka’nın Cogito’ya dair değerlendirmelerini verelim. Hintikka’ya göre Descartes düşüncelerinin yeterince açık olmadığını kabul eder. Kanıtlamaya izin veren mantıksal sistemlerin temelinde bazı önemli varoluşsal “varsayımlar” bulunmaktadır. Bu, özellikle tekil terimler için geçerli durumdur.

Hintikka demektedir ki,

x f(x) yerine, E(x) f(x)’i koyduğumuz tümel bir sistemde, açıktır ki, herhangi bir var oluşu, varlığı önceden kabul edilmeyen bir bedenden hareketle kanıtlamaya çalışmak imkansızdır. Boş bir şapkadan sadece büyücü bir tavşan çıkarır. “Boş şapkadan tavşan çıkmaz” şeklindeki itiraz Cogito’nun mantıksal çıkarım olmadığını gösteren çok açık bir tezdir.

Hintikka Cogito’nun mantıksal çıkarım olduğuna ilişkin tezleri şöyle yorumlar: “Hamlet çok düşünüyordu ve çok fazla düşünüyordu; fakat yine de var olduğu sonucunu çıkarmadı.” Burada sadece Homeros’un şu ünlü problematiğinde olduğu gibi bir savı kanıtsama söz konusudur:

Homeros ya Grekti ya da Barbardı. Grek olsaydı mutlaka var olurdu; Çünkü insan var olmadan nasıl bir Grek olabilir ki? Ama eğer o bir Barbar olsaydı aynı şekilde o da var olmuş olmalıydı. Buradan şu sonuç çıkar: Her halükarda Homeros var olmuş olmalıdır.

Bu nedenle “Cogito mantıksal çıkarımdır.” demek doğru değildir.

Hintikka “René pense, donc Cartesius existe” (René Düşünüyor, o halde Descartes Vardır) adlı makalesinin girişinde Cogito’yla ilgili şu önemli tespiti yapar:

Kartezyen Cogito’nun gücü “Var değilim.” şeklinde kendi varlığını reddeden bir önermenin gücüne benzer. Öyle görünüyor ki, Cogito’nun gücü sadece Descartes’ın şu veya bu şekilde dış dünyada bulunan, düşünen bir varlığı (res cogitans) çıkarsamak için hareket noktası olan, içe bakışla fark edilmiş bir Ego’nun varlığını belirleyebilir.[11]

Peki Cogito’nun böyle bir gücü var mıdır? Hintikka bu soruya  Cogito ergo sum : Inference or Performance ? ” (Cogito ergo sum: Çıkarım mı ya da Performans mı?” adlı ve Cogito’nun performans olduğunu ima eden makalesinde şunu tespit eder: Cogito’daki “Düşünüyorum”un “ben’i, “Varım”ın “ben’iyle homojen değildir. Bu nedenle Heidegger’in ifadesiyle bu “Düşünüyorum”, düşünülemez bir “düşünüyorum.”dur.

Descartes ünlü ilkesi üzerine yapılan yüzlerce tartışmadan sonra, öyle görünüyor ki, aklından geçeni yeterince genel ve açık terimlerler ifade etmeyi başaramamıştır; bu nedenle düşüncesinden çıkardığını iddia ettiği sonuçların geçerliliği ve akla uygunluğu konusunda bir yargıya varamıyoruz.[12]

Descartes ünlü ilkesi ile neyi düşünmüştür? Bunu yeterince açık ve kesin ifadelerle ve herkesi tatmin edecek biçimde belirlemek; filozofun kendi ilkesinden çıkardığı sonuçların geçerliliğini ve akla uygunluğu belirlemek kolay değildir.

 

Hintikka’ya göre Descartes bir yandan varoluşsal önvarsayımla birlikte mantıkta “var olduğumu ifade ediyorum” önermesinden “ben varım” önermesini çıkarır. Öte yandan, Descartes’ın düşüncesi, gerçekte var olmayan bireyin ürettiği zihinsel eylemlermiş gibidir. Descartes’ın mantığı özgür yani çıkarım ilkerine uymayan bir mantıktır. Çünkü ontololojik olanın yani düşünen kişinin var olmasının, kişi önceden var olmadan düşünülemeyeceğini yok sayar. Bunu Hamlet’ten hareketle söyleyebiliriz: Özgür mantığı kullanan Hamlet’in “Ben, varım.” demesi Hamlet'in gerçekten yani bizim dünyamızda var olmasını gerektirmez. Kısaca söylersek Özgür mantıktan mantıktan hareket edersek, Gassendi’nin “Ben geziniyorum.” önermesinden de “Ben varım.” önermesi çıkarılabilir.

Hinttikka’ya göre “o halde” ilk bakışta bir çıkarım biçimi izlerimi veriyor gibi ise de bu yanıltıcıdır, çünkü Descartes hiçbir yerde tasıma başvurmaz ama “O halde” ifadesine inkar ettiği bir akıl yürütme görünüşü verir; bir akıl yürütmeden bir çıkarımdan söz etmek için cümleyi bir tasım şeklinde sunar;  düşünme biçiminin akıl yürütmesinin (ratiocinum), çıkarım (inferre) olduğu imasında bulunur; varım’ı bir sonuç olarak ilan eder ancak zihnin içe bakışıyla ve sezgisel tarzda şunu görür: Sum (varım) kendiliğinden açıktır. Cogito’nun bu ilkesini ergo (o halde) terimini hiç kullanmadan şu şekilde formüle eder: ego cogitans existo. Sonuç olarak Descartes sadece basit bir içe bakış sonundaki sezgilerini, kendi doğrulamasını kendisinden alan bir açıklığı ifade eder; zihnin basit bir incelemesi yoluyla sezgisel olarak toplamın apaçıklığını, kendi varoluşunun kanıtını algılar.

Descartes Cogito ergo deus est (Düşünüyorum, o halde Tanrı vardır) demez. Açıkça, cogito cümleye bir ekleme yapar.

Descartes’ın ilk ilkesi gerçekte zihninin varlığının ifadesidir: “Ego cogitans asseto, ergo terimini hiç kullanmadan. » bir hamlede cogito ergo sum’dan sum res cogitans’a geçer. Onun son ilkesi “Düşünen ego olarak varım.”dır. Bu konuda şunu belirtmelidir. “O halde” Metafizik Düşünceler’de yoktur. Burada sadece “Düşünüyorum varım.” ifadesi bulunur

“Düşünüyorum, varım” “Felsefenin ilkeleri”nde şu şekilde bulunur: "Doğal ışık yoluyla gerçeğin aranması"nda olduğu gibi. Eğer imanın bağlacı, ergo, olumsalsa, eğer Kartezyen hüküm bir çıkarım ifade etmiyorsa, utanç ortadan kalkmaz "çünkü o zaman, yalnızca Ergo parçacığı değil, aynı zamanda Cogito terimi de, sadece toplamın apaçıklığına dikkat çekmek için, bir cümle içinde yer değiştirir.

Descartes’taki “O halde” Bir çıkarım ifade etmiyorsa zorunlu değil olumsaldır, fakat “O halde”nin olumsal olması bile güçlüğü ortadan kaldıramaz, sadece varsayılmış bir açıklığa dikkat çeker. Descartes Cogito’nun çok açık bir doğru kullanımı olan “Düşünüyorum, o halde Tanrı vardır.” şeklinde bir formülü ifade etmez; açıkça Cogito cümleye bir ektir.

Düşünüyorum”daki “ben”le “varım”daki “ben” aynı statüde diğer deyişle özdeş değildir. Hintikka pek çok yorumcunun da bu görüşünü farklı şekillerde ifade ettiklerini söyler. Ona göre mümkün dünyalarda özdeşlik temeldir. Açıklayıcı sözcelerimizin anlaşılabilmesi için kişiler hakkındaki çıkarımların doğru olabilmesi için yargılarımızın konusu en azından iki mümkün dünyada özdeş olmalıdır. Yargılar özdeşlikleri taşıabildikleri yani buradaki ve şuradaki dünyada aynı kişiden söz ettiğimizi içerdikleri ölçüde meşrudur.[13] Peki Descartes’ın Cogito’sunda “düşünen kişi” ve “var olan kişi” özdeş midir? Hintikka’ya göre özdeş değildir. Hintikka bunu bir analojiyle açıklar. Bir tiyatro sahnesindeki oyuncuları düşünelim. Sahnede oyunların rolleri adları ve eylemleri oyun bitip oyuncular tiyatrodan çıktıklarında evlerine giden kişilerinkiyle aynı değildir. Sahnedeki kişilere referanslarımız ve sahne dışındaki kişilere referanslarımız farklı farklıdır.

Kuşkusuz sahnedeki oyuncular ve sahne dışındaki kişiler hep aynı dili kullanırlar; ama kullandıkları zamirler farklıdır. Sahnedeki oyuncu ben dediğinde bu “ben” algılanabilir ben değildir. Oysa normal hayatta “ben” her zaman bir başkası yani sen” tarafından algılanabilir. Oysa “Kendine konuşan Descartes’ın” ben”i algılanabilir bir ben yani gerçek anlamda ben değildir.

“Düşünüyorum; o halde varım.”daki “ben”ler farklı mantıksal statüye sahiptir. “Düşünüyorum.”un “ben”i bir idedir; doğrudan deneylenebilir bir obje değildir; “Varım.”daki ben ise objektif bir nesne olduğu izlenimi veren ‘res’e (res cogitans) referansta bulunur.[14] Yine de bu ikinci “ben” objektif görünüme sahip olduğunda problem çözülmez; çünkü zamirin yerine özel ad konulmalıdır. Hintikka bunu bir yemin örneğinden hareketle temellendirir. Benim edereken sadece “Açıkça yemin ediyorum…” demem yeterli değildir; fakat şöyle yemin etmeliyim: “Ben Jaakko Juhani Hintikka, açıkça yemin ediyorum ki…”

Hintikka’ya göre Descartes’ın en derin problemi bir ide olan objelerden hareketle objektif varlıkların var olduğunu çıkarmasıdır. Kuşkusuz bu, özel ama önemli bir problemdir. Hintikka bunu tiyatro oyuncusu analojisinden hareketle açıklığa kavuşturur.

Tiyatroda aktörler bir dramda ya da bir komedide rollerini oynadıklarında onların günlük hayatlarında neye benzediklerini veya ne olmak istediklerini bilmek için yaptıkları tiyatronun imgesel dünyasından çok gerçek dünyada ya da söyledikleri şeye dayalı çıkarımlar yapmanın imkansızlığı açıktır. Hamlet’i sahnede oynayan aktör “Olmak ya da olmamak, işte sorun bu!” diye söylediğinde aktörün intihar etmek istediğini çıkaramayız; sadece Danimarkalı bir prensin Shakespeare’in imgesel dünyasında intiharı düşündüğünü çıkarabiliriz. Ve bu benzetme, Descartes'ın argümanındaki belirleyici biçimsel kusuru bu şekilde ortaya çıkarıyor gibi görünebilir.[15]

Hintikka’ya göre Descartes Cogito ilkesini koyduğunda gerçekte neyi düşünmüştü? Bu düşüncenin geçerliliğini yargılamamıza imkan verecek kadar genel ve kesin terimlerle ifade etmeyi henüz başaramadık. “Düşünüyorum, öyleyse varım.”daki “O halde” Her ne kadar “bu nedenle” ifadesini akla getirse de bunun bir mantıksal çıkarım biçimi olduğu kesin değildir. Bu konuda yüzlerce tartışmaya rağmen belirsizlik hâlâ giderilememiştir.

Bu konuda şunu belirtmek gerekir ki, “Bu nedenle” Meditasyonlarda yoktur: “Düşünüyorum, varım” ama “Yöntemin söylemi”, dördüncü bölüm, “Felsefenin ilkeleri”nde şu şekilde bulunur: "Doğal ışık yoluyla gerçeğin aranması"nda olduğu gibi. Eğer imanın bağlacı, ergo, olumsalsa, eğer Kartezyen hüküm bir çıkarım ifade etmiyorsa, utanç ortadan kalkmaz “çünkü o zaman, yalnızca Ergo parçacığı değil, aynı zamanda Cogito terimi de, sadece toplamın apaçıklığına dikkat çekmek için” bir cümle içinde yer değiştirir.



[1] [1] J. Hintikka, “Cogito, Ergo Sum: Inference or Performance?” The Philosophical Review Vol. 71, No. 1 (Jan., 1962), pp. 3-32

[2] J. Hintikka, « Cogito ergo sum : inférence ou performance ? », Philosophie, no 6, 1985, p. 21-51, trad. fr. de P. Le Quellec-Wolff de l’article « Cogito ergo sum : Inference or Performance ? », Philosophical Review, vol. 71, no 1, 1962, p. 3-32 ; J. Hintikka, « The Cartesian Cogito, Epistemic Logic and Neuroscience : Some Surprising Interrelations », Synthese, vol. 83, no 1, 1990, p. 133-157 ; J. Hintikka, « Cogito ergo sum, comme inférence et comme performance », Revue de métaphysique et de morale, no 1, 2000, p. 3-12 ; J. Hintikka, « Cogito, ergo quis est ? », Revue internationale de philosophie, t. 50, no 195, 1996, p. 5-21. Voir à ce sujet l’article « René pense donc Cartesius existe »

e

[3] Hintikka, “L’interprétation performative du cogito cartésien” Cahier de philosophie de l’universire de Caen Sous la direction de Pierre Fasula

60 | 2023 Narration et sens p. 121-139

[4] Dragalina-Chernaya Elena “L’interprétation performative du cogito cartésien” Cahier de philosophie de l’universire de Caen Sous la direction de Pierre Fasula

60 | 2023 Narration et sens p. 121-139

[5] Vanderveken, Les actes de discours, Marsaga 1988.

[6] Hintikka “L’interprétation performative du cogito cartésien” Cahier de philosophie de l’universire de Caen Sous la direction de Pierre Fasula

60 | 2023 Narration et sens p. 133.

 

[7] Dragalina-Chernaya Elena “L’interprétation performative du cogito cartésien” Cahier de philosophie de l’universire de Caen Sous la direction de Pierre Fasula

60 | 2023 Narration et sens p. 121-139

 

[8] Hintikka, Jaakko “René pense, donc Cartesius existe” traduction Xavier Kieft Figures du cogito 50 | 2013 p. 107-120

[9] Şimdi bu formülün açılımı hakkında açıklamalar yapalım.

“Düşünüyorum”da düşünmek öznenin ben’in bir özelliğidir, biçimsel yazılımı da şudur: B(a); okunuşu da şöyledir: “Ben varoluşa (éxistence) sahibim ” veya “Ben varım.” Bu şu şekilde formüle edilebilir: (Örn) (x=a); yani “a” vardır ve “a”ya benzeyen en az bir birey vardır. Ergo (o halde) açıkça içerme işareti göstergesine dönüşür. Bu nedenle Cogito biçimsel olarak şöyle yazılabilir: B(a) => (Örn) (x=a). Descartes düşündüğünü fark eder, bu da ona B(a) öncülünü sağlar. Üstelik eğer formül geçerliyse, şu sonuca varmak için modus ponens'i kullanabilir. “Düşünmek”, “Ben”in bir özelliğidir ifadesi şunu içerir: “Ben” ile aynı olan bir bireyin vardır ve “düşünmenin” bu bireye aittir. Bu formülasyon şu önceki ifadeyi kabul etmeyi gerektirir: : “Düşünüyorum”, “Ben” ile aynı olan bir bireyin vardır.

[10] Gassendi’nin bu cümlesi doğa müzesinin önündeki mermer bloka kazınmıştır; şunu ima eder: Hareket ve gezinme gezinen kişiye kendi eylemi üzerinde düşünme imkanı verir; yürümek, araştırmak bulmaya ve bilmeye yardım eder (Z. Ö.).

 

[11] Hintikka Jaakko “René pense, donc Cartesius existe” Traducteur : Xavier Kieft dans Cahiers de philosophie de l’université de Caen 50 | 2013 p. 23.

[12] J. Hintikka, “Cogito, Ergo Sum: Inference or Performance?” The Philosophical Review Vol. 71, No. 1 (Jan., 1962), pp. 3-32

 

[13] Hintikka, Jaakko “René pense, donc Cartesius existe” traduction Xavier Kieft Figures du cogito 50 | 2013 p. 107-120

 

 

 


 

 

[14] Hintikka, Jaakko “René pense, donc Cartesius existe” traduction Xavier Kieft Figures du cogito 50 | 2013 p. 107-120

[15] Hintikka, Jaakko “René pense, donc Cartesius existe” traduction Xavier Kieft Figures du cogito 50 | 2013 p. 107-120

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder